İngiltere Başbakanı Theresa May’ın İran korkusunu salma yarışına girmesi

İngiltere Başbakanı Theresa May, İran karşıtlığı ve İran korkusunu salma yarışına girdiği, bu konuda Amerika’dan bir eksiği olmadığını ispatlamaya çalışıyor. İngiltere, Amerika ile gerici dikta Arap rejimlerinin İran korkusunu salma ittifakına katıldı.

Amerika yöneticileri son günlerde İran’a karşı saldırgan tutumlarını arttırmış bulunuyorlar. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın Ankara ziyaretinde Türkiye hükümetini kışkırtırcasına AKP hükümetiyle İran’ın bölgesel etkisini kırmak için anlaştıklarını söyledi. Amerika’nın BM özel temsilcisi Nikky Hilly de yaptığı konuşmada, İran’ın terörizmin destekçisi olduğunu iddia edip, İran’a karşı Arap koalisyonuyla bölgesel ittifak kurmak istediklerini söyledi.

İngiltere’nin sağcı muhafazakâr partisi başkanı ve Başbakanı Theresa May 4 Mart günü Ortadoğu turu kapsamında Ürdün’deki temaslarının ardından ticaret ve ikili ilişkiler ana gündem maddeleri ile Suudi Arabistan’a bir ziyaret yaptı. May Riyad’da  küstahça açıklamalar yapıp, İran’ın barış ve istikrarı bozacak şekilde dünya toplumunun menfaatini tehdit ettiğini iddia etti.

Theresa May, İran’ın Fars Körfezi işbirliği konseyi Arap ülkelerinin iç işlerine müdahale ettiğini ileri sürerek, İran’ın düşmanca politikalarına karşı bölge ülkelerini koruma altına alacaklarını ve ittifaklar kuracaklarını söyledi. Eski sömürgeci devlet olan İngiltere krallığı, terk ettiği Ortadoğu bölgesine yeniden geri dönmek istiyor. Bu amaçla Amerika ile birlikte Fars Körfezi Arap ülkelerinin hanedan ve krallık rejimleriyle yeni işbirliği sahalarını geliştirmek ve bu ülkeleri sömürmek istiyor.

İngiltere’nin sağcı muhafazakâr Başbakanı Theresa May, İngiltere’nin AB’den ayrılmasından doğan kayıpların bir kısmını, Fars körfezi petrol zengini Arap rejimleriyle ekonomik, ticari, askeri ve silah satışı gibi işbirliği sahalarıyla kapatmak istiyor. İngiltere asırlar boyunca sömürgeci ve işgalci bir devlet olarak Ortadoğu ve Arap ülkeleriyle Hindistan gibi ülkeleri sömürgeleştirip, kanlarını emdi. İngiltere’nin bu saldırgan huyu hala devam etmektedir. İngiltere Krallık rejimlerini de Arabistan başta olmak üzere fars körfezi bölgesindeki Arap ülkeleriyle Ürdün ve Fas’a dayattı. Bu ülkelerde işbirlikçi monarşi dikta rejimleri halka musallat etti. İngiltere güç kaybetmesine rağmen benzer hayaller peşindedir. Arabistan’a hüküm süren Suudi kabilesi hanedan rejimiyle bölgedeki şeyhlik gerici rejimler, bu ülkelerin petrollerini ve zenginliklerini Amerika ve İngiltere ile Fransa gibi sömürgeci güçlere sunmaktadırlar. Aksi takdirde sultacı rejimlerini sürdürme gücünü kaybedecek ve devrileceklerdir. Küresel emperyalist güçler, bu rejimlerin halk desteğinden yoksun olduklarını bildikleri için, onları İran İslam cumhuriyetiyle korkutup, aldatarak İran’a karşı ittifak kurdurmaya, onlara milyarlarca dolar silah satmaya, petrol zenginliklerini yağmalamaya, halkların özgürlük ve bağımsızlık kıyamını bastırmaya, petrol gelirlerini batılı bankalarda tutmaya çalışıyorlar. Arabistan halkından korkan Suudi krallık rejimiyle bölgedeki diğer şeyhlikler, küresel emperyalist güçlere bağımlı olarak kendi gayri meşru varlıklarını sürdürecekleri, güvenliklerini sağlayabilecekleri kuruntusuna kapılmış bulunuyorlar. Suudi krallık rejiminin dış düşmanı yoktur. Asıl korktuğu güç Arabistan Müslüman halkının kurtuluşçu kıyamıdır.  Amerika ve İngiltere sömürgeci güçler açısından bu rejimlerin hiçbir önemi yoktur. Asıl önemli olan petrol ve zenginlikleridir. Nitekim tüketim tarihi sona erdiğinde onların da karanlık kaderi Saddam, Hüsnü Mübarek ve Kaddafi gibi olacak. Batılı emperyalist güçler yeri ve zamanı geldiğinde onları da feda edeceklerdir. Amerika ve İngiltere demokrasi ve insan hakları ve medeni haklar savunucusu oldukları halde gayri meşru ve sömürgeci çıkarları uğuruna Suudi Krallık rejimiyle diğer dikta ve halk düşmanı rejimleri koruyup kollamaktadırlar.