İmam Hüseyin’in -as- veladet yıldönümü
Bugün hk 3 Şaban 1443 (miladi 6 Mart 2022) peygamber efendimizin sevgili torunu ve ehlibeyt imamlarının 3.sü hz. İmam Hüseyin’in -as- mübarek veladet günü yıldönümü ve İran takviminde aynı zamanda inkılap muhafızları Pasdar günü olarak kutlanıyor.
Hicri kameri 3 Şaban, Kerbela meydanında eşsiz fedakarlıkları ile tüm dünyaya insaniyet dersi veren ve Muhammedi şeriat ve İslam’ın büyük kurucusu olan hz. Hüseyin’in -as- kutlu veladet yıldönümüdür, Kur’an-ı Kerim ve aziz İslam’ın savunucusu örneği olan büyük bir şahsiyet.
İran İslam Cumhuriyetinin büyük koruyucusu İmam Humeyni –ks- ehlibeyt imamlarının 3.sünün izzeti, özgürlüğü ve basiretinin, başta devrim muhafızları olmak üzere tüm şiilerin yaşam siyeri ve örneği olması için İmam Hüseyin’in -as- mübarek veladet gününü Pasdar günü olarak adlandırdı.
İslam inkılabı muhafızlar ordusu İslam inkılabı ve İran İslam Cumhuriyeti nizamını korumada etkin bir askeri güç olarak İran tarihinde her zaman parlayacak büyük onurlardan biridir.
HÜSEYİN KAYA
Zamana bir ad koymak istiyorsan, acının ve ihanetin karşısında onurlu bir direnişin, İlahi gerçeklerin, dünyalara sığmayan mazlumların, derinlerden gelen sesidir İmam Hüseyin? Zalimin ateşinden binlerce yanıp çoğalmış, zalimin karşısında mazlumların yolunu aydınlatmış olan Hüseyin, bütün zamanların efendisidir. Hiç bir sözün anlatamadığı ve tarihe aydınlığın tohumu olarak “bela ve hüzün” çölünün sıcaklığına düşen İmam, insanlığa emanet edilen bir kitaptır. Bir uyanışın, haklılığın susuzluğunda yüreğimizde kan renginde açan bir karanfildir. Sabrın ve inançlılığın sadakatinde Kerbela; zalimliği ve kalleşliği yurt edinen yüreksizlerin, çölün sıcak kumlarına gömüldüğü, korkuya ve karanlığa korku salmanın şiarlaştığı yerdir.
Peygamberin can ciğeri, İmam Ali’nin geleceği ve Fâtıma anamızın nuru olan Hüseyin, mertliğin mânâsını Kerbela’da canı ile kanıtlamış, zalimleri Kerbela’da akıttıkları kanlarda adeta boğmuştur. Çölün sıcak kumlarında yeni bir çağın atılan tohumudur; bu anlamda zillete boyun eğmeyen öğretmendir Hüseyin.
Yezit uşaklarının kılıçlarla kesik kesik ettikleri o gövdeden doğan güneşin, kendilerini eriteceğini nereden bileceklerdi o katil sürüleri. Kerbela kıyamı bütün zamanlara yapılmış çağrıdır. Hakka âşıkların destanı, hak ve hakikatlerin rengidir. Yere düşen erdemlerin, Hüseyin’le tekrar ayağa kalkışıdır. Bütün zalimlere Kerbela’dan yayılan Hakkın sesidir Hüseyin.
Zulmün ve kalleşliğin, belaların en karası, acının ve hüznün çölü Kerbela? Sahte inanca sığınan zalimlerin, saltanat sevdalısı Yez-itlerin tarihe kara leke olarak düştükleri ve canavarlaştığı çölün adıdır Kerbela? Bu anlamda Hak’tan gelip Hakka giden bir iz, bir aydınlıktır Hüseyin.
Yezit’ten daha Yezit olan Şimr’lerin insanlığın yüreğini kanattıkları ateşten bir günün adıdır. Bedenden ayrılan başın ve yetmiş iki yareninin çöldeki kumlar kadar susamasıdır. Bu sebeple zebanilerin geçmişsizliğini, ihanetini anlatan bir okuldur Hüseyin.
Peygamber soyunun karalanması için uydurulan yalanların, sahte biatların, ihanetçi davetlerin toplamı, susuzluğun çölü, sabrın ve sadakatin bayraklaştığı, Fırat’ın utancında ağladığı çöl… Kerbela’dan yüreğimize akan yaş, öğrenilmesi gereken bir derstir Hüseyin.
Evet, ben Kerbela’yım? Susuzluktan çatlayan dudakların, şehitlerin kanıyla sulanan çölüm? Kerb-u Belayım. Hüzünlerin ve acıların otağıyım. Göklerin kara giyindiği, yerlerin sarsıldığının tanığıyım. Zalimlerin en zalimini, Yezitlerin en Yezitini, oklanan bebeler, ağlayan gözler, esir edilen canlar gördüm…
Ben Kerbela’yım? Hz. Muhammed’in torunu, İmam Ali’nin ve Fâtıma’nın yiğit evladı Hüseyin’in kanlar içinde, bütün uzuvları kesilmiş halde yattığını gördüm. Zeyneb’in haykırışlarını, gözyaşlarını gördüm. Evet, Kerbela, haksızlık ve zalimliklerin önünde diz çökmeyen, hakkını ve şerefini çağları aşarak bugünlere taşıyan Hüseynî duruşun merkezi ve okuludur.
YORUMLAR