Amerika’nın “İran’ı yok etme” projesinin yenilgisi
İran İstihbarat Bakanlığı ve İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu İstihbarat Teşkilatı ortak bir açıklamada, ülkedeki son huzursuzlukta Amerika’nın rolünü açıkladı.
Söz konusu ortak bildiride, “var olan mevcut istihabrat belgeleri, Amerika merkezi istihbarat teşkilatı CIA’nin müttefik casusluk ve gerici vekalet servislerinin işbirliği ile, İran’da kaos yaratmak ve dış baskıları arttırmak için ortam hazırlamak için plan yaptıklarını gösteriyor” vurgusu yapıldı.
Var olan bilgilere göre bu planda CIA, İngiliz Dış İstihbarat Servisi, Siyonist Dış İstihbarat Servisi (Mossad), Suudi Dış İstihbarat Servisi ve diğer birçok ülke ile yakın işbirliği yapmıştır.
Tarihi tecrübeler ve kanıtlar, Amerika’nın son 10 yıllarda ve en azından son yıllarda, İran’daki huzursuzluk ve sokak şiddetinin ana destekçilerinden biri olduğunu göstermektedir. Örneğin, 15 Kasım 2019’da benzine yönelik sübvansiyon ödeme sisteminin değişikliği ve fiyat düzeltmesinin ardından İran’ın bazı şehirlerinde protestolar ve itiraz mitingleri gerçekleşti. Ardından Amerikalı yetkililer söz konusu kargaşaları kışkırtmadaki rollerini itiraf ettiler. Amerika eski hükümeti dışişlerinde dönemin İran işlerinden sorumlu olan Brian Hook açıkça itirafta bulunarak, “İran’da internetin kesilmesine rağmen isyancılara iletişim aracı sağlayarak onlarla iletişim kanallarına sahip olduklarını” belirtti.
İran’da son birkaç haftadır yaşanan gelişmeler ve huzursuzluklar, Amerika dahil düşmanların insan hakları ve kadın hakları gibi konuları, kaos, ihtilaf ve İran toplumunda çatlak oluşturmak için bir fırsat olarak gördüklerini ve hatta bunun için önceden planlar yaptıklarını gösteriyor. Medya ve bazı Amerikan düşünce kuruluşlarının planlarını incelemek de, söz konusu ülkelerin önceden yapılan planlarla İran’da güdümlü memnuniyetsizlik oluşturma peşinde olduklarını gösteriyor.
Örneğin Washington’un İran’a yönelik dış politikasını şekillendirmede önemli bir rol oynayan Amerikan düşünce kuruluşu “Demokrasileri Savunma Vakfı” veya FDD, 23 Mayıs 2022’de yani son olaylardan yaklaşık 4 ay önce İran’da fiyatlardaki artışa karşı sadece bazı dağınık protestoların olduğu bir durumda, “İran’da protestolar artıyor, Joe Biden yönetimi yardımcı olabilir” başlıklı bir raporda Amerikan hükümetine ve yetkililere bu tür protestoları ciddiye almalarını ve desteklemelerini tavsiye etti.
Viyana görüşmelerinin durdurulması, protestolara geniş destek verilmesi, insan hakları ihlallerinin gündeme getirilmesi ve İran’a Starlink internet sağlanması bu düşünce kuruluşunun Washington hükümetine tavsiyeleri arasındaydı ve Beyaz Saray yetkilileri de aynı şekilde bu yolda hareket etti.
İran istihbarat teşkilatlarının son açıklamasında ayrıca Batılı ve Siyonist istihbarat servislerinin önemli sayıda ilgili ve önceden tanımlanmış unsurlar için “kombine savaş eğitmeni eğitimi” kursları düzenlemesi ve öğrendiklerini başkalarına aktarma ve onlara göre örgütsel bir şekilde hareket etme görevi verilmesine değinilmiştir. Bu kursların mütevellisi ise, bunları uygulamak için CIA ve sözde sivil toplum kuruluşlarını ve düşünce kuruluşlarını kullanan ABD Dışişleri Bakanlığı’dır.
İran’da kargaşalar için düşman istihabrat servislerine ortam oluşturan başlıca eksenlerden bir diğeri ise, öğretmenler, işçiler ve öğrenciler gibi çeşitli kesimleri, oluşturulan sahte ve kirli gruplar tarafından etkilemek ve bu kesimleri suiisitmal etmek için lider oluşturmaktı. Örneğin Twitter izlemesine göre sadece 11 Eylül- 12 Kasım arasında, İran İslam cumhuriyetine karşı çalışmak için sahte kimliklerle en az 50 bin farsça sahte kullanıcı oluşturulmuş.
Bu bağlamda, casusluk cihazlarının kamuoyu algısı oluşturmadaki rolünü analiz eden bir İngiliz uzman “Keith Klarenberg”, haber-analitik web sitesi “Cridel” de yazdığı bir makalede, şöyle diyor: “Pentagon” tarafından istihdam edilen psikologların “temel stratejisi”, Farsça içerik üretmek için çok sayıda sahte medya kuruluşu kurmak ve yönlendirmektir. Bu İran karşıtı faaliyetler, “Twitter”, “Facebook”, “Instagram”, “YouTube” ve hatta “Telegram” gibi tanınmış çevrimiçi platformlarda gerçekleştirilmektedir.
Klarenberg şöyle devam ediyor: Bazı durumlarda “sahte gazeteciler ve uzmanlar” çok sayıda “takipçisi” olan sosyal ağlarda ortaya çıkıyor ve hatta “profil” fotoğrafları bile yapay zeka ile oluşturuluyor.
Hiç şüphesiz tüm bu eylemlere ve Amerika’nın başını çektiği Batı, İbrani ve Arap ekseni düşmanlarının siyasi, ekonomik ve medya baskılarına rağmen, İran halkının uyanıklığı ve İran istihbarat toplumunun bilinci, bir kez daha eskiden olduğu gibi düşmanların hedeflerinin gerçekleşmesini engelleyecektir.
Bu yüzden İran İstihbarat Bakanlığı ve İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu İstihbarat Teşkilatı yayınladığı ortak bildiride, “İran’ı yok etme projesinin” fiyasko ile yenilgiye uğradığını, daha önce Afganistan ve Irak ve Suriye ve Yemen ve Libya’da uygulanan projenin bu kez İran’da ağır şekilde yenilgiye uğradığını” belirtti./