Ayetullah Mekarim Şirazi’den Amerika ve İngiliz Şiilerine Cevap…

  • 15 Temmuz 2015
  • 1.176 kez görüntülendi.
Ayetullah Mekarim Şirazi’den Amerika ve İngiliz Şiilerine Cevap…

Ayetullah Mekarim Şirazi, Ehlibeyt (aleyhimu’s selam) mektebini içeriden tahrip etmek için gerçek Ehlibeyt taraftarıymış gibi gözükerek içeride büyük yıkımları hedefleyen Amerika ve İngiliz Şiileri tarafından gündeme getirilen ve genç nesillerin kafasını karıştırmaya yönelik fitne girişimlerine cevap verdi. Müçtehitlere ihtiyacımız yoktur diyen İngiliz Şiilerine Ayetullah Mekarim Şirazi’nin cevabı şu yönde:

Ayetullah Mekarim Şirazi, Ehlibeyt (aleyhimu’s selam) mektebini içeriden tahrip etmek için gerçek Ehlibeyt taraftarıymış gibi gözükerek içeride büyük yıkımları hedefleyen Amerika ve İngiliz Şiileri tarafından gündeme getirilen ve genç nesillerin kafasını karıştırmaya yönelik fitne girişimlerine cevap verdi. Müçtehitlere ihtiyacımız yoktur diyen İngiliz Şiilerine Ayetullah Mekarim Şirazi’nin cevabı şu yönde:

Ayetullah uzma Mekarim Şirazi, bazılarının Kur’an ve Hadis varken taklit mercilere ihtiyacımız yoktur ve alimleri izleyip takip etmeye gerek yoktur dediklerini belirterek şunları söyledi: bu kişiler bilmelidir ki Kur’an ve hadis Arapçadır ve sarf, nahv ve lügat ilmini bilmeden dini metinlerden yararlanamazsın.

Hadislerin hem senet ve belgesi vardır ve hem de hadislere güven ve itminan duymak için hadisi nakleden kişilerin sika[1] olduğunu anlamak için rical ilmini okumak gerekir. Sonra usul ilminin kaide ve kurallarını öğrenir ve o zaman müçtehit olur ve okuduğun şeylere amel edersin.

Bazıları gençlerimize vesvese etmekte ve kendimiz dini konulara amel etmemiz gerekmektedir, demektedirler. Bu söz aynen şuna benzemektedir ki bir kişi hasta ve doktora ihtiyaç duymamakta ve kendi kendini tedavi edebileceğini iddia etmektedir.

[1] — Hadis râvilerinde aranan şartlardan biri; adâlet ve zabt sıfatlarını taşıyan güvenilir râvi.

Kelime anlamına göre, kendisine itimad olunan, güvenilen kimse demek olan “sika” hadis ıstılahında gerek adâlet gerekse zabt yönünden kusursuz olan hadis râvileri hakkında kullanılan bir tabirdir. Bir râvinin hadislerinin kabul olunabilmesi ve kendisinin sika diye vasıflandırılması için, adâlet ve zabt vasfını tam olarak taşıması gerekmektedir. Adâlet, hadis naklinde, rivayetlerinin kabul edilebilmesi için râvilerde bulunması gereken vasıfların en önemli olanlarından biridir.

Hadis râvisinin, din işlerinde istikamette olması, fısk ve fücurdan selâmeti, mürüvveti ihlal eden hata ve kusurlardan uzak olmasına râvinin adâleti (adâletü’r-râvî) denilmektedir. Bu râvi dinî farîzayı gereği gibi ifâ eder, emrolunanı işler, nehyolunandan kaçınırsa, “adl” ile mevsûf olur. (Hatib Bağdadî, el-Kifâye fi İlmi’r-Rivâye, Haydarabad 1357, s. 80).

Hadis âlimlerinin bazılarına göre adâlet, insanı büyük günah (kebâir) işlemekten ve küçük günah (sağâir) üzerinde ısrar etmekten alıkoyan bir melekedir. Bazılarına göre de, şehâdet ve rivâyetin kabul edilmesini gerektirecek şekilde, insana, taât ve mürüvvetin hâkim olmasıdır. Zira insanın işlerinde masiyet ve mürüvvetsizlik galebe çalarsa, şehâdet ve rivâyeti reddedilir. (Tahir el-Cezâirî, Tevcîhu’n-Nazar, Beyrut (t.y), s. 26)

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.