Mahir ARAS’ın Kaleminden Bir Kitap Tahlili: AŞK-I ŞEHADET

ehlibeythaber

Yazarın şu ana kadar yazılmış 16533 makalesi bulunuyor.
  • 14 Mayıs 2015
  • 2.522 kez görüntülendi.

Bir Kitap Tahlili: Aşk-ı Şehadet

İdeallerin hayata renk verdiği şecaatin ve fedakârlığın bir şehidin hayatında nasıl anlam bulduğunu ‘’Ya Zehra’’ nidasının kalpten fışkırarak dile döküldüğünde nasıl mucizelere vesile olduğunu, bir şehidin hayatının her safhasını inceleyerek ulaşabileceğimiz bir hakikattir.  Kalpten çıkan kalbe girer, dilden çıkan kulaktan öteye geçemez. Bir şehidin hayatında bin bir mucize saklıdır.  Şehit olmanın yolunu şehid gibi yaşamaktan geçtiğini bize hayatı ile öğreten bir kahraman: Şehit Abdul Hüseyin Bronsi. İzzet ve hayatı savaşımla elde eden irade sahibi dosta dost, düşmana düşman bir yiğidin hikayesini sizinle paylaşmaya çalışacağız:

Anlatacağımız olaylar tamamen görgü şahitlerinin dilinden yazar tarafından derlenmiştir. Şehidin ailesi ve cephe arkadaşlarıyla görüşülerek tek tek yazıya geçilmiştir.

İster köylü deyin, ister işçi deyin, ister devrimci deyin, ister Abdullah tugayı komutanı Şehit Abdul Hüseyin Bronsi deyin fark etmez. Çünkü hiçbir kelime unvan veya makam şehadeti ve ölümsüz şehidi anlatmaya kâfi gelmez.

Yoklukta var olmanın, varda yok olmanın, şehadette hayat bulmanın adıdır Şehit Bronsi…

Şehit Bronsi ailesinin rızkını kazanmak için inşaatta çalışan sıradan bir işçidir. Onu diğerlerinden ayıran husus ise inkılap kurulmadan önce göstermiş olduğu özveri, fedakârlık ve cesarettir.  Fedakârlık şehidin kendisinde anlam buluyor adeta.  Akşamları eve geldiğinde günün yorgunluğunu üzerinden atmayı bir kenara bırakıp bir gurup azimli gençle beraber imamın sohbet kasetlerini dinleyip onları yazıya geçiriyor. Daha sonra gece evden çıkıp, sokak sokak gezerek imamın bildirilerini insanlara ulaştırıyor, eşi çok az uyuduğundan bahsediyor. Bizim yatmaktan gözlerimiz şişerken şehidin gözleri uykusuzluktan çukur gibi oluyor. Onu bizden ve diğerlerinden ayıran en belirgin fark, aşkla hareket ediyor olmasıdır. Akıl, işten gelmişsin, yorgunsun tamam mücadele et ama kendini de harap etme der. Aşk ise feda olduğun sürece varsın der. Yandıkça ışıldarsın ışıldadıkça yanarsın der.

Şehit Bronsi defalarca Savak Ajanları tarafından tutuklanır. Her türlü işkenceye maruz kalır. Savak Ajanları, şehidin dişlerini bir bir kırar ama ağzından bir tek sır alamaz.  Her tutuklandığında evi aranır ancak Allah’a alan derin tevekkülü sayesinde Savak Ajanları evinde İmam Humeyni’nin risalesini ve sohbet kasetleri bulamazlar.  Şehidin eşi, her defasında Savak Ajanları gözlerine inen perdeyi şaşkınlıkla karşılar. İmamın risalesini evinde bulunduranların yakalanıp hapse atıldığı bir dönemde şehit elinde İmam’ın bildirileri ile cehaletin koyu karanlığını yarar.

Şehit Bronsi en sonunda Şah Rıza Pehlevi tarafından idama mahkum edilir. Eşi durumu şöyle anlatıyor: Bronsi Bey Tahran’a gitmişti, üç gün sonra elinde bir yazı ile dönmüştü. Meğer o yazı onun idam hükmüymüş. Tam da o sırada imam Paris’ten dönmüştü. Eğer İmam Humeyni bir gün geç dönseydi eşimi asacaklarda. Allaha tevekkülün ve Ehlibeyt’e tevessülün canlı bir örneğiydi şehit Bronsi…

İran İslam Devrimi kurulduktan sonra tüm dünyanın destek verdiği Saddam’a karşı yüreğini, inkılap ve insanlığa siper etmişti Şehit Bronsi…  Defalarca yaralandığına şahit olunuyor, her defasında yaraları tam iyileşmeden cephe koşuyordu. Cephede gösterdiği cesaret, şecaat, özveri ve aşk onu başarıdan başarıya götürüyordu. En zor operasyonları o yönetiyordu, en çetin anlarda en önde düşmanla çarpışıyordu. Kısa zamanda Tugay Komutanı oldu, kendisine verilmek istenen birkaç komutanlığı gereksiz görüyordu. Komutan olmasına rağmen askerlerle beraber yemek sırasına giriyor, Besic askerlerine inkılabı ve İslam’ın özünü gerek hayatı gerek sözleriyle anlatıyordu. Günde iki defa cephede Besic askerlerine sohbet yapıyordu. Ayetlerden hadislerden bahsediyor onları inkılaba ve cephede mücadeleye çok iyi bağlıyordu. Adeta Besiclerin babası gibiydi…

Kendisine verilen izin günlerinde yaralıları ziyaret ediyor, kendi parasıyla onlara ve yakınlarına hediyeler alıyordu. Bir defa yaralı bir Besici ziyarete gittiğinde Besic askeri: ‘’Bronsi Bey izne  geldiğinde bizim yanımıza geliyorsun ailen bu işe ne diyiyor.’’ dediğinde Bronsi bey: ‘’Ben ailemi İmam Rızaya emanet ettim, ben ne zaman eve gidecek olsam evde bir terslik oluyor evden çıktığım da ise her şey düzeliyor.’’ der.

Ehlibeyt’e her zaman tevessül eder, ne zaman operasyona gitse ‘’Ya Zehra’’ bandajını takar, zikirler dualar okur ve cepheye öylece giderdi. Bir defasına kurşun boynuna isabet eder arkadaşları o anda boynundan akan kanla yere Hz. Fatıma’nın ismini yazığını gördüklerini söylerler. Ehlibeyt’e çok derin bir aşkla bağlıydı, kendi Tugayındaki Seyyidlere çok saygı gösterir, içeri girdiğinde Seyyid olan askeri içeri girmeden o girmezdi.

Bir gün eşi telefon eder, şehide babasını kalp krizi geçirdiğini söyler, şehit gelemeyeceğini belirtir. Eşi der ki: Cevap muhteşem; “Peki ne yapalım, hastaneye kaldırın.  Peki vefat ederse ne yapalım”. Şehid; “defnedin” der. İşte imanın zirvesi… Cephede bana şu anda ihtiyaç var, çok önemli bir operasyondayım, bırakıp gelemem der. Bu kritik anda bile eşine ve akrabalarına komutan olduğunu söylemez. Takva ve tevazunun canlı bir timsali edep ve kemalin mücessem bir tezahürü idi. Babası vefat ettiğinde kendisi bir daha çağırdılar, gelemeyeceğini söyledi, ancak babasının kırkıncı gün merasimine gidebildi.

 Aşk deliliktir çevrenizdekiler size deli demedikçe imanınız kemale ulaşmaz.

Boronsi Bey izne geldiğinde evin damından su damlıyordu, yaraları iyileşince hemen damı tamire başladı  iki odanın tamiratı  bitmişti ki, cepheden çağırdılar geri kalan iki odayı o şekilde bırakıp gitti.

Yirmi gün sonra ancak izne gelebildi, kalan diğer iki odanın da damını tamir etti tam evden çıkacakken evin bahçe duvarı yıkıldı.  Bahçe duvarını tamamen yıktı o sırada cepheden tekrar çağırdılar. Evini duvarsız ve kapısız bırakıp gitti. Eşi “bizi bu halde bırakıp nereye gidiyorsun”, dediğinde, şehit: “korkmayın Allah’ın izniyle hiçbir şey olmayacak” dedi ve gitti tekrar cepheden döndüğünde “bir şey  oldu mu?” diye sordu. Eşi bir kedi dahi eve girmedi der. Allaha yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.

Eşi bir gün eve iki kişinin geldiğini ve Bronsi Beyin kimliğini istediklerini söyler. Nedenini sorduğunda İmam Humeyni’nin mükafat olarak Bronsi Beyi hacca göndermek istediğini söylerler. Yaptıkları son operasyon çok başarılı geçmişti İmam da onu ödüllendirdi. Eşi telefon açıp Bronsi Beye haber verdiğinde kendisi en başta inanmamış daha sonra hacca gidip sesiz sedasız hacdan dönmüştü, tüm karşılama törenlerini hiçe sayarak…

Abdul Hüseyin Bronsi Allah yolunda tüm varlığını feda etmek istiyordu ve de öyle oldu. Son katıldığı Bedir operasyonunda şehit oldu cesedini dahi bulamadılar o artık bir bedene sığmıyordu. Bedeni bombanın etkisiyle mi param parça oldu, yoksa aşkının azametine ve sıcaklığına mı dayanamadı.. Bir bomba ne yapabilir ki, ama aşk bir zerreyi bir atoma dönüştürür. Tüm dünyanın destek verdiği Saddam’ı bir inşaat işçisinin önünde aciz bırakır. Irak ordusu şehit Boronsi’ye bir kaç kere suikast düzenler başarısız olunca başına para koyarlar..

İmam Humeyni’nin dediği gibi “İzzet ve hayat savaşımla elde edilir, savaşımın ilk şartı irade sahibi olmak, ikinci şartı emperyalistlere ve Amerika’nın patronluğunu ret etmektir.” İşte Şehit Bronsi iradesiyle İmam Humeyni’de ve inkılapta yok olmuş zalimlere karşı büyük bir set olmuştur.

Mahir ARAS

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 4 YORUM
  1. Murtaza dedi ki:

    Ne denilebilirki ? İkinci ÇAMRAN.Ağlayarak okuduğum nadir kitaplardan.Allah böyle iman timsallerinin sayısını artırsın.

  2. yiğit dedi ki:

    Şehit Bronsi, kelimenin tam anlamıyla isimsiz bir kahramandır.

  3. MUHAMMED ALİ dedi ki:

    şehid eriyen bir mum değil ebede nazır bir siracı münirdir

  4. Cevdet dedi ki:

    Bir dostumun tavsiyesiyle okumaya başladım son derece muazzam bir şahsiyet Borunsi.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.