Dini liderlerden İsrail ile ilişkilerin haram ve cinayet oluşuna vurgu

  • 23 Ekim 2017
  • 1.282 kez görüntülendi.
Dini liderlerden İsrail ile ilişkilerin haram ve cinayet oluşuna vurgu

Müslüman alimlerin “siyonist rejim İsrail ile siyasi ilişkileri normalleştirmekle mücadele” konferansının sonuç bildirisinde bu rejim ile ilişkilerin normalleştirilmesinin haram ve çirkin bir cinayet olduğuna vurgu yapıldı.

İslam ülkelerinden Müslüman alimlerinin katıldığı “siyonist rejim İsrail ile siyasi ilişkileri normalleştirmekle mücadele” konferansının sonuç bildirisinde şu ifadelere yer verildi: siyonist rejim İsrail ile her türlü iktisadi, medya, kültürel, spor ve sosyal alanları kapsayan ilişkileri normalleştirmek şer’i açıdan haramdır ve çirkin bir cinayet sayılır.

“siyonist rejim İsrail ile siyasi ilişkileri normalleştirmekle mücadele” konferansı son iki günde İstanbul kentinde ve uluslararası Beytulmukaddes ittifakı tarafından ve Beytulmukaddes liderleri derneğinin dokuzuncu zirvesinin kulisinde düzenlendi.

İslam ülkelerinin bebek katili İsrail rejimi ile ilişkilerini normalleştirme sürecini, bir kaç döneme ayırmak mümkün.  Birinci dönem, 1990’lı yılların ilk yarasına dayanıyor. Bu dönemde ilkin Ekim 1991 tarihinde Madrid barış konferansı düzenlendi. Bu konferansın amacı bir nevi İsrail ile Arap ülkelerinin arasında barış müzakerelerini sürdürmekti. Art arda düzenlenen müzakereler sonunda Amerika gözetiminde siyonist rejimle Filistin arasında Oslo anlaşmasının imzalanması ile sonuçlandı. Bu anlaşmanın ardından İslam ülkeleri ile İsrail arasındaki ilişkileri normalleştirme süreci başladı. Bu aşamada ise taraflar arasında iktisadi ilişkilerin başlatılması gündeme alındı.

Gerçekte İslam ülkeleri ile İsrail arasında ilişkilerin başlatılması için iktisadi gündem, AB’nin şekillenme modeline dayanan uluslararası ilişkilerde “işlevselcilik” tezlerine göre ele alındı. Bu tezlere göre ülkelerin arasında teknik ve iktisadi işbirliği, aralarındaki siyasi ilişkilerin iyileşmesine vesile oluyor. Buna göre ve Batılı devletlerin yönetiminde siyonist rejimle Arap ülkelerinin iktisadi ilişkilerinin başlaması için düğmeye basıldı ve en başta İsrail, Maskat ve Doha’da ticari temsilcilik açtı. Bu durum, siyonist yetkililerin açık gizli bu ülkeleri ziyaret etmelerine ve bu bağlamda oluşan tabunun kırılmasına yol açtı.

Ancak buna rağmen İsrail ile İslam ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesi pek fazla ilerleme kaydedemedi, zira İslam ülkelerinin liderleri bu durumu pek olumlu karşılamadı ve Filistin davası onlar için bir ülkü olarak kalmaya devam etti. Gerçi 2000 yılında başlayan ikinci intifada ve İsrail’in Gazze şeridine dayattığı savaşlarda Filistin’e bu ülkelerce gerekli destek verilmedi, ama yine de İsrail ile eşgüdümlü hareket etmedikleri de gözlendi. Bu dönem 2011 yılında Arap ülkelerinde kıyamların başlamasına kadar devam etti.

İsrail ile ilişkileri normalleştirmenin ikinci dönemi bundan sonra başladı ve yine Batı’nın yönetiminde yürütüldü ve bu kez siyasi ilişkiler de gündeme alındı. Bu dönemde Amerika ve Batı, İran tehdidini ileri sürerek Arap ülkeleri ile İsrail ilişkilerini normalleştirmeye çalıştı ve birinci döneme kıyasla biraz daha başarı elde edildi ve bir ölçüde İsrail’in tarihi inzivadan çıkması sağlandı. Bu dönemin sonucunda Filistin, İslam dünyasının birinci meselesi olmaktan çıkarıldı ve marjinal bir konuya dönüştürüldü.

Her halükarda gerçi bazı Arap liderler iktidarda kalabilmek için Amerika ve siyonist lobilerin desteğine muhtaçtır, fakat dini liderler ve Müslümanlar İsrail tehlikesinin bilincindedir ve bu yüzden İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi ile mücadele etmektedir.

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.