Filistin İslami Cihad: Tekfirciler İsrail’in Hizbullah İle Mücadele Edebilmek İçin Oluşturduğu Gruplardır
Filistin İslami Cihad’ın İran temsilcisi Nasir Ebu Şerif basın toplantısında bölge ve Filistin’in son gelişmelerini değerlendirdi.
Ebu Şerif ‘’Hamas üzerine geniş çaplı bir baskıya tanık oluyoruz. Bir yandan Suudi Arabistan ve Mısır Hamas’a baskı uyguluyor ve öte yandan bu ülkeler Katar’a baskı uygulayarak Hamas yetkililerinin bu ülkeden çıkmasını sağlamaya çalışıyor. Söz konusu baskıların sonucu ne olacaktır? Sizce İran bu konuda Hamas’a yardımcı olabilir mi?’’ sorusuna şöyle yanıt verdi:
‘’Dünyada Filistin direnişini destekleyen tek ülke İran İslam Cumhuriyetidir. Tahran pratikte de tutumunu herkese gösterdi, Gazze şeridine karşı farklı savaşlarda, İran her zaman direnişin destekleyicisi olmuştur. İran her zaman Hamas’ı ve İslami Cihat’ı silahlandırmakta ve desteklemekte çok önemli bir role sahip olmuştur ve bu tutumunu hiç bir zaman değiştirmemiştir. Şu an Katar üzerine yoğun bir baskı uygulanıyor, bu baskıların hedefinde Hamas liderlerinin bu ülkeden çıkması yer alıyor. Askeri işlerde rol sahibi olan bazı Hamas liderleri Katar’dan dışarı atılmıştır ama geriye kalan Hamas liderleri ve üyeleri, Katar’da kalıyor. Katar ve Türkiye Cumhuriyeti üzerine Hamas’ın liderlerinin söz konusu ülkelerden çıkması için baskılar sürdürülmektedir. İran her zaman güçlü bir destekleyici olarak varlığını hissettirmiştir ve tüm İslami ülkelerin böyle olmasını umuyoruz. Siyonist İsrail rejimi İslam ümmetinin gelişmesini engellemek için tüm gücü ile çabalıyor, en son tüm dünya ülkeleri en doğru yolun direniş ve mücadele olduğunu anlayacaktır.’’
Filistin İslami Cihad’ın İran temsilcisi Nasir Ebu Şerif’e sorulan bir sonraki soru, ‘’ Sizin görüşünüz Hamas ve Filistin ulusal yönetimi arasındaki ihtilafların Gazze halkı üzerine etkisi ne olacaktır? Çözüm yolu var mı?’’ sorusu idi.
Ebu Şerif muhabirin sorusuna şöyle yanıt verdi: ‘’Biz Filistin halkı olarak Gazze’de, Kudüs’te ve Batı Şeria’da iç, Arap ve İslami ihtilafların cevabını veriyoruz. Şuan iki komite mevcuttur. Arap komitesi Birleşik Arap Emirlikeri, Arabistan, Ürdün ve Mısır’dan oluşuyor, bu komite Filistin meselesinin çözülmesi için çok ağır şartlar koştular. Uluslararası komite ise, aynen Arap komitesi gibi Hamas’ı Filistinli bir taraf olarak resmiyete tanımamaktadır. Oysaki Hamas 2006 yılından itibaren halk tarafından seçilmiştir.
Şuan Hamas’a karşı bir çok komplo düzenlenmektedir ve herkes kendileri istedikleri grubun Gazze’de hakim olmasını istiyor. Bize göre şu an mevcut koşullar içerisinde iç İntifada dışında bir çözüm yolu bulunmamaktadır.’’
Ebu Şerif ABD’nin Filistin meselesi konusundaki tutumu ile ilgili şöyle açıklamada bulundu: ‘’ABD’nin şimdiye kadar üste geçen tüm hükumetleri Filistin meselesi karşısında her zaman Siyonist İsrail rejiminin tarafını tutmuştur ve bize göre bu tür siyasetler hiç bir sonuca varmayacaktır ve tek çözüm yolu Filistin milletinin birliğidir. Bir de Filistin Kurtuluş Örgütünün Siyonist rejimini resmiyete tanıması konusunda muhakkak geri çekilmelidir. ABD Başkanı Donald Trump’ın damadını temsilci olarak Filistin meselesi için göndermesi konusuna gelirsek, bu şahısın tamamen siyonist birisi olduğunu hatırlatmam gerekecektir. Trump’ın damadı Mescid-i Aksa’yı yıkıp Süleyman Tapınağı inşa etmek istiyor. İkili hükumet çözüm yoluda bitmiştir ve bu doğrultudaki çabalar bir sonuca varmayacaktır.’’
Filistin İslami Cihad’ın İran temsilcisi Nasir Ebu Şerif IŞİD terör örgütünün ortaya çıkmasından itibaren Filistin meselesinin arka plana itildiği teorisi ile ilgili şöyle açıklamada bulundu: ‘’IŞİD terör örgütünün bölgenin en büyük sorunlarından biri olduğunda hiç bir şüphe yoktur. Bu terör örgütü Siyonist rejiminin yapımıdır. Siyonist rejimi bu sayede İslam dünyasını tefrika ve çatışmaya itmek istiyor. Bu doğrultuda Siyonist İsrail rejiminin eski Savaş Bakanı’nın son açıklamalarına değinebiliriz. İsrail rejiminin eski savaş Bakanı bu konu ile ilgili düşmanlarımızın birbirlerini öldürmesi sevindirici bir durumdur demişti. Ancak unutmamamız gereken konu İslam dünyasının canlı ve akıcı olduğudur. Terörist gruplar nasıl bir hedefe sahip olduklarını bilmiyor ancak Hizbullah gibi Direniş grupları Siyonist İsrail rejimi ile savaşmayı belirli bir hedef olarak seçmiştir. İsrail de zaten bundan dolayı Hizbullah ve benzeri gruplar ile mücadele etmek için bazı gruplar oluşturmuştur. Siyonist İsrail rejimi bu sayede Direniş cephesi için engel oluşturmaya çalışıyor.’’
Ebu Şerif basın katıldığı basın toplantısının sonunda, Suudi rejiminin Siyonist İsrail rejimi ile ilişkilerini ele alarak şöyle konuştu:‘’Biz şuan Suudi Arabistan’da, düşmanı Siyonist İsrail rejiminden diğer yönlere doğru değiştirmeyi amaçlayan bir koalisyonun oluşmasına tanık oluyoruz. Riyad oturumunda, terörizm ve aşırıcılığın nedeni olarak İran’ı tanıtmalarına da tanık olduk. Ancak benim görüşüme göre bu politika asla Riyad’ın çıkarları doğrultusunda olmayacaktır. Arabistan kutsal mekanları içinde bulunduruyor ve eğer Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksa arasındaki ilişkiyi kesmeye çalışırsa, asla ülke içinde ve dışındaki çıkarları doğrultusunda hareket etmiş olmayacaktır. Bu İki kutsal mekan bir birleri ile Kurani ve dini bir ilişkiye sahiptir. Suudi Arabistan kendi yolunu reform etme yönünde adım atmalıdır, bu rejimin bir an önce direnişe doğru yönelmesi gerekiyor. Filistin direnişi bu iki kutsal mekana duyduğu saygıdan ötürü hiç bir zaman silahını Arabistan’a karşı tutmamıştır. Biz Riyad’ın Filistin’i ve Mescid-i Aksa’yı desteklemesini istiyoruz.’’