Filistinlilerin “büyük Dönüş” gösterisine devam etmesi ve Siyonistlerin şaşkınlığı
Büyük Dönüş yürüyüşü 3. Haftada da Filistin halkının çeşitli kesimlerinin katılımı ile Gazze şeridi ve 1948 yılında işgal edilen toprakların sınırında düzenlendi. Fakat Siyonist askerlerin geçen cumalarda olduğu gibi yine Filistinlilere gerçek mermi ve göz yaşartıcı gazlarla saldırısı sonucu bir Filistinli şehit olurken 100’lercesi de yaralandı.
Gazze şeridinde Büyük Dönüş yürüyüşünün ardı ardında 3. Hafta da devam etmesi, Siyonistlerin öfkesi ve tehditlerini beraberinde getirdi, bu da yapılan yürüyüş ve Filistinlilerin eyleminin onlar için önemli sonuçları olacağını gösteriyor. Yapılan yürüyüşün sonuçlarından, Filistin meselesi ve mültecilerin geri dönüşü hakkının bir çok bölgesel ve uluslararası siyasi çevrelerin ilgi odağına yerleşmesi, ve Siyonist rejimin uluslararası alanda, işlediği cinayetlerinden dolayı darboğazda bulunmasına değinebiliriz. Buna ilaveten yapılan yürüyüşler Gazze kuşatması ve burada yaşanan insani krizin bir kez daha dünya kamuoyun ilgi odağında bulunmasına ve böylece Amerika başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan’ın Filistin meselesini yok etmeye dayalı “asrın anlaşması”nın gerçekleşmesi için daha fazla engel oluşturmasına neden oldu.
Bu arada Gazze şeridinin doğu, güney ve kuzey sınırları da Filistinliler ve korsan rejim işgal askerinin yeni çatışma alanına dönüştü. Bu gelişmeler intifadanın halkçı mahiyeti ve onun yayıldığını daha da gözler önüne seriyor.
Bir çok siyasi uzmana göre Filistin’de toprak gününde özellikle de Gazze şeridinde coşkuyla başlayan bu yürüyüşün en büyük mesajı, Filistin ülküsüne ulaşmak için Filistinlilerin hala inisiyatifi ellerinde bulundurmasıdır. Yürüyüşün Filistin içindeki mesajları da Filistin halkının tüm farklı siyasi eğilim ve görüşlere rağmen Siyonist rejimin işgalciliği karşısında vahdet içinde olmaları, hepsinin işgalci düşmandan kendi haklarını geri alma sorumluluğunda olmaları, ilerlemek için uluslararası kurumlara güvenmemeleri, kendi kabiliyetleri ve milli kapasitelerine geri dönmeleri gerektiğini anlamalarıdır.
Her hal karda düzenlenen Büyük Dönüş yürüyüşü, bazılarının gerçek yolundan saptırmaya çalışarak uzlaşmaya doğru yönlendirmeye çalıştıkları Filistin konusunun tekrar doğru yolda yer almasına ve intifada meselesinin barizleşmesine sebep oldu. Üstelik Filistinlilerin, Büyük Dönüş yürüyüşleri kapsamında bir araya gelmelerinin Nekbe günü yani Siyonist rejimin kurulduğu tarihin yıl dönümüne kadar devam etme kararı, korsan rejim yetkililerin bugün münasebeti ile mayıs ayı ortalarında düzenlenmesi planlanan kutlamalarını etkilemektedir.
Gazze şeridi sınırlarının Siyonist işgal sitelere yakınlığı ayrıca sahip olduğu sayısız tünele ilaveten üçlü savaş tecrübeye sahip olması nedeni ile siyonist rejim için adeta bir kâbusa dönüşmüştür. Siyonist rejim eski dışişleri bakan yardımcısı ve Oslo barış anlaşmasının tanınan şahsiyetlerinden olan Yossi Beilin, Siyonist basına verdiği yazıda Gazze şeridinde son günlerde yaşanan olayların sonuçlarına işaretle, Filistinli liderlerden Faysal el-Hüseyni’nin 1995 yılında Siyonistlere yaptığı açıklamada, günün birinde binlerce Filistinlinin Gazze şeridi ve işgal edilen Filistin toprakları sınırlarına akın ederek silahsızca işgal edilen topraklara gireceği ve Siyonist rejim ordusu ile mücadele edeceklerini, buna rağmen dünya toplumunun sessiz kalacağı, fakat Filistinli şehit sayısının artması ile dünya özgürlükçüleri olaya müdahale ederek artık sessiz kalmayacaklarını söylediğini hatırlattı. Siyonist diplomat ayrıca Dönüş yürüyüşünün Filistinlilerin gizli silahı olduğunu ve ondan dehşette olduklarını da belirtti.
Büyük Dönüş yürüyüşü Siyonistlerin sözde güvenlik ve baskıcı siyasetlerine karşı beklenmeyen ve yeni bir sorun haline gelmiştir. Filistinlilerin bu yeni girişimi, Siyonistlerin güvenlik sorununun tüm demir kubbe savunma sistemi ve direniş tünellerinin tahrip edilmesine rağmen hala devam ettiğini, üstelik işgalci rejim güvenliğini sorgulayacak çeşitli seçeneklerin olduğunu da gözler önüne serdi.
Genel anlamda Büyük Dönüş yürüyüşü bilinç ve gerçekler alanında bir savaş olarak başta Filistinlilerin vatanlarına geri dönmesi olmak üzere Filistin halkının ilkelerine önemli bir vurgu sayılıyor.