Hizbullah’ın Askeri, Güvenlik ve İstihbarat Kapasitelerinin Artması İsrail’i Endişelendiriyor

  • 27 Şubat 2017
  • 1.425 kez görüntülendi.
Hizbullah’ın Askeri, Güvenlik ve İstihbarat Kapasitelerinin Artması İsrail’i Endişelendiriyor

Yakın zamanda Lübnan basınında bir kez daha, Hizbullah’ın Lübnan-İsrail sınırı üzerindeki Litani Nehri’nin güneyinde, BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararına aykırı şekilde askeri faaliyet yürüttüğü hakkında ve örgütün son birkaç yılda, özellikle Suriye savaşına askeri yoldan müdahil olmasından kaynaklı olarak gücünün artmasına dair haberler çıkmaya başladı. Lübnan basını, diğerlerine ilave olarak, Hizbullah’ın İsrail sınırında tünellerinin olduğunu ve İran ve Suriye’nin sağladığı, İsrail karşısındaki güç dengesini bozan gelişmiş silahlara sahip olduğunu aktardı. Ayrıca Hizbullah’ın, Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’yla işbirliği yaptığı da bildirildi.

Hizbullah’ın Güney Lübnan’daki askeri faaliyetlerine dair haberler, örgütün bizzat kendisinin 17 Ocak 2017 tarihinde yaptığı bir açıklamayla da pekiştirildi. Açıklamada Hizbullah üyelerinin, açıklama tarihinden iki gün önce sınırda düşmüş olan bir İsrail insansız hava aracının parçalarını buldukları ve bunları “güvenli bir yerde” inceledikleri söylendi.[1]

Aşağıda, Hizbullah’ın Güney Lübnan’daki faaliyetlerine ilişkin haberlerden alıntılar sunulmaktadır.

El-Ahbar gazetesi: İsrail’in hava saldırılarına rağmen yüzlerce konvoy Suriye’den Hizbullah’a gelişmiş silahlar taşıdı; Hizbullah “oyun değiştirici” silahlara sahip  

Lübnan’da yayınlanan Hizbullah’a yakın El Ahbar gazetesinin yayın yönetmeni İbrahim el-Emin, 24 Ocak 2017 tarihli başyazısında, Hizbullah’ın askeri kapasitelerinin ve güvenlik ve istihbarat kapasitelerinin son yıllarda arttığını yazdı. Bunun, örgütün, Suriye ve İran tarafından sağlanan ve “oyun değiştirici” silahları da içeren kapsamlı ve çeşitlilik arz eden silah cephaneliğiyle, yalnızca Lübnan-İsrail sınırında değil, aynı zamanda Suriye-İsrail sınırında bulunmasıyla, Arap ve Müslüman dünyasının başka yerlerinde ve hassas bölgelerinde de kayda değer bir etkiye sahip olacak şekilde Suriye, Irak ve Yemen’de başat bir oyuncu haline gelmesiyle ve Hamas’ın askeri kanadıyla süregiden işbirliğiyle, İsrail’le çatışmanın kurallarını yazma becerisinin tezahürü olduğunu söyledi. El-Emin, İsrail’in yaptığı, Hizbullah’ın günde 1,500 füze fırlatabilir olduğu şeklindeki değerlendirmenin, örgütün gerçek kapasitelerini küçümsediğini savundu.

İbrahim el-Emin şunları yazdı: “[İsrail ile] Hizbullah arasındaki doğrudan çatışma alanını yeniden incelediğimiz zaman, düşmanın liderliğini çok endişelendiren bir şey fark ediyoruz: düşman, sınır cephesinde direnişle [yani Hizbullah’la] çatışmanın kurallarını değiştirme yönündeki yoğun çabalarında başarısız oldu. [İsrail’in] direnişin önde gelen üyelerine yönelik hedefli suikastları, Hizbullah liderliğini, topyekûn çatışmaya girmeye hazır olmaya varacak şekilde, giderek sertleşen bir dizi misilleme önlemi almaya zorladı. Bu ise düşmanı, yerelleşmiş operasyonlar da dâhil olmak üzere, Lübnan topraklarında doğrudan askeri eyleme girmekten kaçınmak zorunda bıraktı.”

“Düşman [bunun ardından dikkatini] Suriye alanına kaydırmaya ve oradaki krizden, direnişin kapasitelerini hedef almak üzere istifade etmeye karar verdi, zira Hizbullah’ın Suriye krizine müdahil olmasının hem Suriye’nin ve Lübnan’ın [İsrail’le olan] sınırını, hem de Suriye ordusunun silah cephaneliğini Hizbullah’a epey açık hale getirdiğini hızlı bir şekilde anladı. Mevcut durum, İran tarafından sağlanan silahlar da dâhil olmak üzere çok yüksek miktarda gelişkin, ileri teknolojili silahın Hizbullah’ın depolarına akmasına olanak verdi. Düşman, Suriye içinde bulunan ve direnişe ait olduğu varsayılan askeri konvoyları veya [silah] depolarını bombalamaya karar verdi. Fakat hem aktarılan hem de aktarılmayan hava saldırıları[nın sayısı] 2011’den bu yana hiçbir zaman yılda beş saldırıyı geçmedi ve düşman, onlarca, hatta belki de yüzlerce konvoyun [yolunu bulup] gerekli silahları Lübnan’daki direniş üslerine getirmeyi başardığını biliyor…”

“Pratikte İsrail, haritayı okuyor ve Hizbullah’ın silah cephaneliğinin istikrarlı bir şekilde büyüdüğünü, şimdi 2006’da olduğundan birkaç kat büyük olduğunu ve düşmanın direnişin elde etmesini engellemeye çalıştığı türden silahların – yani İsrail’in “oyun değiştirici” olarak tanımladığı silahların – büyük miktarlarda mevcut olduğunu anlıyor. Dahası düşman, faaliyetleri bir zamanlar Lübnan sınırı üzerindeki cepheyle sınırlı olan Hizbullah’ın şimdi işgal altındaki Filistin’in [bütün] kuzey cephesinde [yani aynı zamanda Suriye sınırı üzerinde] mevcut olduğunu ve geçmişte olandan daha fazla manevra alanının olduğunu görüyor. Buna ilave olarak, Suriye savaşının gidişatı içinde elde edilen sıra dışı beceriler de var… Direniş aygıtları, tekfirci akımlarla girdikleri güvenlik çatışmasında, istihbarat alanında, 10 yıl önce sahip olmadığı beceriler de dâhil olmak üzere önemli beceriler elde etti. Buna, direnişin askeri istihbarat [aygıtının] gelişimini de eklemek gerekir – tüm bunlar, endişelerini arttıran şeyler.”

“Düşman şimdi, Hizbullah’ın Arap ve Müslüman dünyasının başka yerlerinde de büyük bir etkiye sahip olacak şekilde Suriye, Irak ve Yemen’de başat bir aktör hale gelmesi sonrasında grubun bölgedeki rolünün arttığını fark ediyor. Hizbullah, Arap, İsrailli ve Batılı unsurları içeren rakip eksen için büyük önem taşıyan hassas bölgeleri etkileyebilir durumda. Dahası, [Sünniler ve Şiiler arasındaki] mezhepsel bölünmenin tezahürlerinden hiçbiri, Hizbullah’ın, Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları da dâhil olmak üzere Filistin’deki direniş güçleriyle işbirliği yapabilme becerisine zarar vermedi…”

“[Düşman] bir kez daha [Hizbullah’la] topyekûn savaşa yönelebilecek mi? Bu bağlamda, dostun da düşmanın da dikkatini, İsrail’in Hizbullah’ın roket kapasitelerinin kapsamını öngörebilmek için çok çabaladığı, ancak her çatışmadan sonra sonuçların [öngörülenin] tersi olduğunun görüldüğü gerçeğine çekmek yerine olacaktır. Temmuz 2006 savaşında direniş, 33 günde İsrail’e 4,300 roket fırlattı. Şimdi İsrailliler, [bir sonraki çatışmada] Hizbullah’ın günde yaklaşık 1,500 roket fırlatacağını söylüyor. Bunlar düşmanın tahminleri ve kesinlikle yanlış!”[2]

El Müstakbel gazetesi: Hizbullah’ın İsrail’le sınır üzerinde ileri mevzileri var ve buna tüneller de dâhil  

Hizbullah’ın İsrail’le çatışma hazırlıklarına dair bir başka haber 18 Ocak 2017 tarihinde, Hizbullah’ın önde gelen bir siyasi rakibi olan Lübnan Başbakanı Saad el-Hariri’nin sahibi olduğu El-Müstakbel gazetesinde yer aldı. Bu haber, Hizbullah’ın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararına aykırı bir şekilde Litani Nehri’nin güneyinde faaliyet yürüttüğünü söylüyor. Haberde şunlar yazılı: “Hizbullah, [Lübnan ve İsrail arasındaki] uluslararası sınır üzerinde ileri mevziler gizledi ve buna, başta El-Nakura’nın güneyindeki El-Labuna bölgesindekiler olmak üzere, 10 yıl önce kazdığı tüneller de dâhil. [Bu bölge] Filistin sahilini ve [İsrail kasabaları olan] Şlomi ve Nehariye’yi karşıdan görüyor.”[3]

El-Sefir gazetesi: Hizbullah üyeleri İsrail sınırı üzerinde gece-gündüz çalışıyor, gözlemler yapıyor ve tüneller kazıyor

Hizbullah’ın Güney Lübnan’daki faaliyetleri ve tüneller kazması hakkındaki bu haberler, Lübnan basınında bu konu hakkında daha önce yayınlanan ve MEMRI raporlarında da yer bulan önceki haberlere eşlik ediyor. Örneğin 25 Mayıs 2016 tarihinde Hizbullah’a yakın El-Sefir gazetesi, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesinin 16. yıldönümü vesilesiyle kaleme alınan bir makalede, Hizbullah üyelerinin İsrail sınırı üzerinde gece-gündüz çalıştığını, “gözlemler yaptığını, hazırlıklar yürüttüğünü ve yerleşimcilerin ve düşman askerlerinin uykusunu kaçıran tüneller kazdığını” yazmıştı. Makale aynı zamanda Hizbullah’ın, tünel kazan tek örgüt olmaya alıştıktan sonra Suriye’deki savaş esnasında tüneller açan bir düşmanla karşılaştığını ve geçmişte, Gazze Şeridi’ndeki Filistinliler başta olmak üzere başka direniş savaşçılarına tünel doktrinini öğretmiş olduğunu belirtiyordu.[4]

8 Ekim 2014 tarihinde, Hizbullah’a yakın El Ahbar gazetesi, örgütün Litani’nin güneyindeki operasyonlara yeniden başladığını ve oradaki faaliyetlerinin bölgede 2000-2006 arasında yürüttüğü faaliyetlere benzediğini bildirmişti.[

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.