İran’dan nükleer silahsızlanmaya vurgu

İran atom enerjisi kurumu İAEK Başkanı Ali Ekber Salihi Viyana’da düzenlenen uluslararası nükleer güvenlik konferansında yaptığı konuşmada, İran İslam Cumhuriyeti dünyanın nükleer silahlardan arındırılmasının en sıkı hamilerinden biri olduğunu belirtti.
İran atom enerjisi kurumu İAEK Başkanı Ali Ekber Salihi Viyana’da düzenlenen uluslararası nükleer güvenlik konferansında yaptığı konuşmada, İran İslam Cumhuriyeti dünyanın nükleer silahlardan arındırılmasının en sıkı hamilerinden biri olduğunu belirtti.
İAEK Başkanı Salihi konferansta Ortadoğu bölgesinin nükleer silahlardan arındırılması ve NPT anlaşmasının cihanşumul bir anlaşma olması ve dünya genelinde tüm nükleer silahların tamamen imha edilmesi gerektiğini vurgulayarak, korsan rejim İsrail’in nükleer programı bölgenin ve dünyanın güvenliğine yönelik ciddi tehdit oluşturduğunu ve kaygılara yol açtığını kaydetti.
Uluslararası nükleer güvenlik konferansı, dünyada biriken binlerce nükleer başlık yerkürenin güvenliğini tehdit ettiği bir sırada düzenleniyor. Ancak bu kaygılara rağmen nükleer silah sahibi olan rejimler bu silahlarını modernize etmek için milyarlarca dolar para harcamaya devam ediyor. Bu arada korsan İsrail Amerika, İngiltere ve Fransa’nın yardımları ile yüzlerce nükleer başlığa kavuştu ve Ortadoğu bölgesinde nükleer silahı olan tek rejim sayılıyor. Fakat Amerika yönetimi bu rejime destek olmak için Ortadoğu bölgesinin nükleer silahlardan arındırılmasını amaçlayan konferansın düzenlenmesine mani oluyor. Oysa 120 ülkenin üyesi olduğu Bağlantısızlar hareketi şimdiye kadar yayımladığı bir çok bildiride Ortadoğu bölgesinin her türlü nükleer ve kitle imha silahlarından arındırılmasını desteklediğini açıklamıştır. Fakat ne var ki bu istek Amerika’nın siyonist rejim İsrail’e destekleri ve nükleer silahsızlanma anlaşmasına yönelik çifte standart tutumu yüzünden şimdiye kadar gerçekleştirilemedi.
Dünyanın en büyük nükleer silah depolarına sahip olan ve bu silahları yerküreyi bir kaç kez yok edebilecek güçlü olan Amerika yönetimi siyonist rejimin nükleer silahlarını korumaya devam ediyor. Amerika siyonist rejime ilk nükleer üssü hibe eden ülkedir. Bu nükleer reaktör Tel aviv’in güneyinde ve Akdeniz sahillerinde yer alıyor ve 1960 yılında hizmete girdiği anlaşılıyor. Öte yandan İsrail ile Fransa arasında nükleer işbirliği de 1953 yılında başladı. Bu işbirliğinin sonucu işgal altındaki Filistin’de Dimona nükleer santraliydi. İsrailli nükleer uzman Mordahay Vanono’nun ifşaatı ise eli kanlı rejimin yüzü aşkın nükleer başlık ürettiğini ve Dimona santrali yılda 40 kg plotünyum ürettiğini ortaya koydu. Yaklaşık on yılı aşkın bir süre Dimona nükleer araştırma merkezinde çalışan Vanono işgal altındaki Filistin topraklarından kaçtıktan sonra 1986 yılında İsrail casusluk örgütü Mossad ajanlarınca İtalya’da kaçırılarak işgal altındaki Filistin’e geri götürüldü ve burada askeri sırları ifşa etme suçundan yargılanarak hapse atıldı.
Amerikalı bilim adamı ve Amerika Dışişleri Bakanlığı bilimsel danışmanı Arnold Krimesh de 1984 yılında yaptığı ifşaatta, İsrail’in elinde o günlerde en az 15 nükleer bomba üretecek kadar zenginleştirilmiş uranyum bulunduğunu belirtti.
Kuşkusuz nükleer silah kabusundan tek kurtuluş yolu, bu tür silahların tamamen imha edilmesidir. Fakat bu yolda en büyük engel, askeri doktrinleri nükleer silah kullanmak üzerinde inşa edilen rejimlerdir. Nitekim Amerika, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin aynı doktrini paylaştıkları bilinmektedir.
Amerika Başkanı Obama beyaz saraya girdiğinde nükleer deneyleri yasaklayan konvansiyonu uygulayarak dünyaya daha fazla barış ve huzur armağan etme sözü vermişti. Ancak şimdi Obama beyaz saraydan ayrılırken, bu anlaşmanın Amerika tarafından uygulanmasına imkansız gözüyle bakılıyor.
İran Cumhurbaşkanı Dr. Hasan Ruhani bundan üç yıl önce BM genel kurul zirvesinde yaptığı konuşmada hiç bir milletin nükleer silahı olmaması gerektiğini ve bu tür silahlara harcanacak paraları yoksulluk ve cahillik ve hastalıklarla mücadele yolunda harcanması gerektiğini ve böylece gelecek kuşakları nükleer silahlardan arınmış bir dünya miras bırakılmasını istedi.