İran’ın Siyonist rejimin İslam Alemine Sızmasını Engelleme Vurgusu
İran İslam Cumhuriyeti’nin İslam İşbirliği Teşkilatı’ndaki temsilcisi, “İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Siyonist rejimin İslam dünyasına sızmasını engellemesini” istedi.
İran’ın İİT Dışişleri Bakanları Toplantısı’ndaki temsilcisi Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, çarşamba günü İslamabad’daki İİT dışişleri bakanlarının 48. zirvesinin ikinci gününde şunları söyledi: “İsrail ve ana destekçisi Amerika’nın İslam ülkeleriyle normalleşmeye yönelik sömürge politikaları bazı teşkilat üye ülkeleri tarafından memnuniyetle karşılandı ve bu, İslam ümmetinin birlik ve refahı hususunda endişe duyanlar için bir tehlike olmalıdır.”
İslam İşbirliği Teşkilatı 1969 yılında 57 İslami ülkenin bir araya gelişi ile kuruldu. Üye ülkeler arasında İslami birliğin güçlendirilmesi, üye ülkeler arasındaki ekonomik, sosyal ve kültürel işbirliklerin arttırılması, kutsal mekanları koruma ve kurtarma çabalarının koordine edilmesi, Filistin milletinin desteklenmesi ve bu millete haklarını alma yolunda yardım edilmesi ayrıca tüm İslami milletlerin kerametlerini, bağımsızlıklarını ve milli haklarını koruma yolunda desteklenmesi bu teşkilatın kurulmasının amaçlarındandır.
Bu hedeflere ve özellikle de Arapların Filistin milletinin ülkülerine yönelik görevlerine rağmen BAE, Bahreyn, Sudan ve Fas’tan oluşan İslam İşbirliği Teşkilatı 4 Arap üyesi 2020 yılı Eylül-Aralık ayları arasında Siyonist rejim İsrail ile ilişkilerini normalleştirdi.
BAE 2020 Eylül’ünde ABD hükümetinin de arabuluculuğuyla işgalci rejim ile Abraham anlaşması çerçevesinde normalleşme mutabakatı imzaladı ve resmi olarak bu rejim ile diplomatik ilişkiler kurdu. BAE’nin ardından Bahreyn, Sudan ve Fas da Abraham anlaşmasına katıldı ve Siyonist rejim İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye başladı.
İslami Uyanışa yol açan gelişmelerden önce Arap devletleri ile Siyonist rejim arasındaki ilişkiler, en iyi halinde bile uzlaşma planları gibi konular etrafında dönerken, ve kendisini Arap devletlerinin lideri olarak gören Suudi Arabistan, Filistinlilere zımni destek göstermeye çalışmasına rağmen ABD ile ilişkileri genişletmeye çalışan Arabistan’daki “Muhammed bin Salman”ın veliahtlığıyla, işgalci rejim ile ilişkilerin normalleştirilmesi meselesi gündeme geldi. Ardından Suudi politikaları doğrultusunda, dört Arap ülkesi arasında normalleştirilme konusu gündeme geldi.
Şüphesiz uzun bir işgalcilik tarihi ve özellikle Filistin halkına karşı insan ve sivil hakları karşıtı uygulamalarıyla bilinen Siyonist rejimin hiçbir zaman bölgedeki Müslüman milletlerin çıkarlarına hizmet eden barışçıl ilişkiler peşinde koşmamış koşmayacaktır. Aslında İsrail bu toplumlarda siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri etki sahibi olmak ve böylece işgal ve yayılmacılığını sürdürmek istiyor.
Bölge meseleleri uzmanı Ahmed Zarean bu hususta şöyle düşünüyor: “Siyonist rejim İsrail, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri de dahil olmak üzere dünyadaki birçok ülke tarafından tanınmasına rağmen, ancak bölgesel düzeyde meşruiyet krizi yaşamaktadır, çünkü bölgedeki çoğu ülke bu rejimin varlığını ve işgal altındaki topraklar üzerindeki egemenliğini resmi olarak tanımamıştır. Siyonist rejimin bir kaç Arap ülkesiyle ilişkilerinin normalleşmesi ve bu ülkelerle diplomatik ilişkilerin kurulması, Siyonist rejimin bölgesel düzeydeki meşruiyetini artıracaktır.”
Doğal olarak bazı Arap ülkelerinin Siyonist rejimle ilişkilerini normalleştirmesi sadece İslam ülkelerinin yakınlaşmasını engellemekle kalmayacak, aynı zamanda Müslüman ulusların bu ülkelere karşı memnuniyetsizliğini artıracak ve bu da geniş kapsamlı siyasi ve güvenlik sonuçları doğurabilecektir. Buna göre bazı Arap ülkeleri ile Siyonist rejim arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi, bölgede barış ve istikrarı tehdit eden stratejik bir hatadır. İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün İslam İşbirliği Teşkilatı’ndaki Siyonist rejim ile ilgili sözleri bu doğrultuda değerlendirilmelidir./