İsrail’in nükleer tehdidi kendi vatandaşını vurdu
Korsan İsrail’de haber kaynakları, Dimona nükleer tesislerinde çalışan en az 170 kadar personelin nükleer radyasyondan etkilenerek türlü kanser hastalıklarına yakalandıklarını duyurdu.
Korsan İsrail’de yayımlanan Israel El-Yom gazetesi konu ile ilgili yayımladığı raporunda Telaviv rejimi, Dimona nükleer tesislerinde çalışan 170 İsrailliye daha bu tesislerde çalıştıkları için yakalandıkları kanser hastalığı yüzünden tazminat ödemeyi kabul ettiğini duyurdu. Siyonist rejim yetkilileri söz konusu 170 İsraillinin Dimona nükleer tesislerinde çalıştıkları sıralarda nükleer radyasyondan etkilendiklerini ve kanser hastalığına yakalandıklarını kabul ediyor. Bu arada bundan önce de haber kaynakları Dimona nükleer reaktöründe çalışan personelin bazıları kanser ve diğer bilinmeyen çeşitli hastalıklara yakalanarak feci bir şekilde can verdiklerini duyurmuştu.
Bu şartlarda siyonist rejim uzmanları Dimona nükleer reaktöründe büyük bir facianın yaşanacağı konusunda sürekli Tel aviv elebaşılarını uyarıyor. Korsan İsrail nükleer enerji komisyonu eski üyesi Uzi İben, İsrail radyosuna verdiği demeçte, Dimano nükleer santralinin en az 1500 teknik kusur yüzünden mutlaka kapatılması gerektiğini belirtti. Siyonist uzman İben, yıllardır artık devredışı bırakılması gereken bu santralin çalışmaya devam etmesi, Nakab vadisinde yaşayan tüm insanları ve çevreyi tehdit ettiğini vurguladı.
Konu ile ilgili bir açıklama yapan nükleer meseleler uzmanı Taleb Ebu Araz ise Dimona nükleer santralinde her türlü faciadan siyonist rejim yetkilileri doğrudan sorumlu olacağını belirterek Tel aviv’den bu santralin derhal kapatılmasını istedi.
Dimona nükleer santrali 1950’li yılların sonlarına doğru korsan İsrail’in talepte bulunması ve General De Gol’un cumhurbaşkanlığı döneminde Fransa devletinin yardımları ile işgal altındaki Filistin topraklarında inşa edildi. Dimona nükleer santralinin yararlı faaliyet süresi en çok 30 yıl olarak tahmin ediliyor, ancak ne var ki hali hazırda bu sürenin üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen Dimona nükleer santrali faaliyetine devam ediyor. Bu durum tabi ki eskimiş ve kullanma tarihi çoktandır sona ermiş Dimona nükleer santralinden radyoaktif sızıntıların artmasına ve tehlikeli boyutlara ulaşmasına yol açmış bulunuyor.
Gerçekte siyonist rejim İsrail nükleer faaliyetlerini gizli tutmak ve Amerika devletinin desteğini de arkasına almakla beraber NPT adlı nükleer silahların yapımını ve yayılmasını yasaklayan anlaşmaya da yanaşmıyor. Bugün korsan İsrail Ortadoğu bölgesinde nükleer silah üreten ve depolayan tek rejim olarak hem Filistin milletini hem tüm bölge milletlerini hem de bütün dünyayı ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Ancak bu rejim aynı zamanda nükleer tesisleri UAEK tarafından denetlenmesine de asla izin vermiyor. Aslında bugün siyonist rejimin sadece işgalci ve sultacı mahiyeti değil aynı zamanda gizli nükleer silahları ile de bölgeyi ve dünyayı ve beşeriyeti tehdit ediyor. İsrail bugün Ortadoğu bölgesini nükleer silah ve türlü kitle imha silahlarına dönüştürerek aynı zamanda Ortadoğu bölgesini her an patlamaya hazır barut fıçısının üzerinde oturttuğu gözleniyor. Bu arada nükleer sızıntılar ve nükleer radyasyonların en başta İsrail’in kendi halkını etkilemeye başladığı anlaşılıyor.
Gerçekte korsan İsrail bölgede şom hedeflerine ulaşmak ve yayılmacı ve işgalci politikalarını gütmek için hiç bir cinayetten çekinmiyor ve bu uğurda hatta kendi halkını ciddi tehlikelere atmayı bile umursamıyor, ki tüm bu uygulamalar da bu rejimin insanlık dışı mahiyetini ve yahudileri koruma iddiasının boş bir iddia olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim bu tür politikalar şimdiden İsraillilerin bu rejimin elebaşılarına yönelik itirazlarını daha da tırmandırdığı anlaşılıyor.