Kudüs Günü Siyonizme Vurulan Tarihi Bir Tokattır! – Mahir ARAS’ın Kaleminden…
Hz. Âdem’den günümüze kadar şiddetli bir şekilde devam ederek gelen hak batıl savaşı belirli zamanlarda inişli ve çıkışlı olarak devam etmiştir.
Hz. İbrahim ve Nemrut, Hz. Musa ve Firavun, Hz. Muhammed ve cahiliye toplumu, direniş cephesi ve dünya müstekbirleri arasında devam eden hak batıl savaşı bu dönemde en şiddetli bir şekilde katlanarak devam etmektedir.
Küfür önderleri kendinden önceki zalimlerin tecrübelerini bilim ve medya silahıyla birleştirerek batılda fena fillah olmuş, dünyayı kan gölüne çevirmişlerdir. Batıl cephe hiçbir zaman ve mekânda bu kadar etkili olmamış, böyle büyük bir tahribata yol açamamıştır.
Küfür cephesinin son zamandaki ilerleyişinin kökenine baktığımızda, kendisine tehdit unsuru teşkil edecek İslam devletlerini hile ve entrika ile yıprattıktan sonra büyük savaşlarla ortadan kaldırdığını göreceğiz.
13. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar küfür cephesinin önünde set gibi duran Osmanlı devletini savaşlarla yıkamayacaklarını anlayınca hile ve tefrikayla Osmanlı toplumunun vahdetini bozmuş, gücünü zayıflatmış, günahı ve ahlaksızlığı yaymak için özel yetiştirdiği ittihat ve terakki (masonlardan oluşan bir topluluk) sayesinde batının ahlaksızlığını medeniyet, ilericilik ve moda gibi kavramlarla halka benimsetmiş ki birçok Osmanlı aydının da melankoli(kendini küçük görme) hastalığı ortaya çıkmıştır. Manevi cephede onarılmaz yıkımlar oluşturulmuştur.
Manevi cephede alınan yenilgiler maddi cephede daha şiddetli bir şekilde ortaya çıkmış, asırlık planlardan sonra Osmanlı devleti birinci dünya savaşında emperyalistler tarafından yok edilmiştir. İslam ümmetine göğsünü siper eden Osmanlı ortadan kaldırılınca, İslam dünyasını ellerine cetveller alarak parça parça bölmüşlerdir ki hala günümüzdeki birçok sorunun temeli o zaman atılmıştır.
Osmanlı gibi büyük cihan şümul bir devletin yok olmasıyla İslam ümmeti üzerindeki oyunlar hız kazanmış, adeta din yeryüzünden kaldırtılmış, İslam’ın birçok hükmü yaşam alanı bulamamıştır. İslam coğrafyası talan edilmiş ve emperyalistlerin laboratuvarı haline gelmiştir. İnsanların din, namus, millet, vatan gibi olguları sindirilmiştir. Ahlaksızlık, fuhuş, zulüm, insanların ruhunu ve bedenini esir almış, Müslümanlar adeta sindirilmiş, dünya cahiliye devrine tekrar döndürülmüştür.
Bu dönemde inananlar adeta cahiliye toplumunda yaşayan Hanif dinine mensup olanlar gibi kendilerini koruyabilmiş, ancak toplumsal bir hareket başlatamamışlardır.
Küfür cephesi kendini en güçlü hissettiği zamanda peygamber efendimizin müjdelediği cihan şümul bir İslam devletinin daha temelleri atıldı.
‘’Benliğimi elinde tutan Allah’a and olsun ki, ‘din’ Süreyya yıldızında olsa, Farisîlerden olan yiğitler muhakkak ki ona ulaşacak, onu elde ederek, yeryüzüne indirecektir!” (Hadisi Şerif)
İmam Humeyni (ra) etrafında bir gurup inançlı Müslümanla kıyam bildirisi yayınlayarak ilk somut adımı atmıştır.
“Allah için kıyam, ıslah-ı cihanın tek yoludur!” (İmam Humeyni)
“De ki: ‘Size bir öğüt veriyorum; Allah için ikişer ikişer ve teker teker kıyam edin…”(Sebe (34): 46)
Bugün, öyle bir gündür ki; Ruhanî-İlâhî ‘nesim’ (rüzgar) esmeye başlamıştır, ‘ıslah kıyamı’ için en iyi gündür!… Eğer, fırsatı kaçırır ve Allah için ‘kıyam’ etmezseniz ve ‘dinî’ merasimleri geri döndürmezseniz, yarın bir avuç ‘şehvet peşinde koşan deyyuslar’, size müptela olacak ve sizin bütün din ve şerefinizi, kendi ‘batıl’ isteklerinin ‘kurbanı’ edeceklerdir. Bugün siz, âlemlerin Rabbi huzurunda ne gibi bir ‘özre’ sahipsiniz?… (İmam Humeyni)
Allah’ın yardımı ile dünya küfrünün tüm cepheleriyle mücadele edecek muazzam bir İslam inkılabı kuruldu. Tüm vaktini ve programını Müslümanların sorunlarını halletmek ve Müslümanlar arasındaki birliği sağlamayı başarmak için uygulamaya koyan bir İslam inkılabı.
Günümüz Müslümanlarının en büyük sorunu ve bizim bugünkü konumumuz Kudüs. Kudüs günü, Müslümanların, mazlum Filistin halkının mazlumiyetini duyurmak, Siyonist rejimin işgali altındaki Filistin topraklarının özgürlüğüne kavuşmasını dile getirmektir. İmam Humeyni, Siyonist rejimi, halkları aşağılayan, insanlığı küçümseyen ve hakaret eden bir zulüm yapısı olarak gördü ve buna karşı çıkılmasını istedi. Rahmetli İmam Humeyni, Siyonist rejimin varlığına şiddetle karşıydı. Bu yüzden de, dünya Kudüs gününü ilan ederek, mazlum Filistin halkının yanında yer aldı ve Kudüs davasına sahip çıktı.
Kudüs günü, rahmetli İmam Humeyni’nin İslam ümmetine, Filistin, Mescid-i Aksa ve Kudüs karşısındaki sorumluğunu ve yükümlülüklerini hatırlattığı gündür.
İran İslam Cumhuriyeti’nin kurucusu rahmetli İmam Humeyni mübarek ramazan ayının son cumasını ‘‘Dünya Kudüs Günü’’ olarak adlandırarak, emperyalist güçlerin bütün planlarını alt üst etmiştir.
Hak cephenin meydanlarda boy gösterdiği ve yenilgi döneminin sona erdiği barış ve özgürlük günüdür Kudüs günü.
Kudüs günü isyan ve itaat günüdür. Ramazan ayına denk gelmesi ve de Kadir gecesine en yakın zaman olması hasebiyle böyle bir günde kılınan namaz, nasıl diğer namazlardan daha üstünse, böyle bir günde yapılan kıyam ve cihad, diğer zamanlarda yapılan kıyam ve cihaddan daha üstündür.
Mübarek üç aylar da teneffüs edilen ilahi hava ve tutulan oruç ve kılınan namazlar insanın nefsini arındırıp Allah’a yaklaşmayı ve şeytandan uzaklaşmayı gerektirir. Nefsi Allah’a itaat ve şeytana isyana hazırlar. Allaha itaat ederek sokaklara dökülmek ve kahrol İsrail sloganları atmak, milyonlarla Allah’ın zikrini meydanlarda haykırmak, la diyebilmek Siyonist dünya işgaline, la diyebilmek ki İsrail tüm zalimleri temsilen Kudüs’ü işgal etmiştir. La diyebilmek tüm münafık yönetimlere, la diyebilmek Kudüs’ü pazarlık konusu yapan tüm sözde Müslüman özde münafıklara ve insan olduğumuzu tüm benliğimizde hissederek İllallah hükmünü haykırmak. İllallah, yani özgür Kudüs, İllallah yani özgür Filistin. İllallah demek; doğru zaman da doğru yerde bulunmak, doğru olana itaat etmektir. Ahir zamanda yaşayan Müslümanlar olarak bu tarihi misyonumuza uygun hareket edebilirsek peygamber efendimizin belirttiğimiz hadisi şeriflerine mazhar olabiliriz inşallah:
“Ümmetin misali, yağmur misalidir. Ki, evveli mi daha hayırlıdır, yoksa ahiri mi bilinmez!”
Resul-ü Ekrem (sav), Kardeşlerimizi görmüş olmayı çok arzu ederdim!” buyurdu. Ashab:
– “Biz senin kardeşlerin değil miyiz? Ya Resulullah!”. Resulullah (sav) de:- “(Hayır!) “Siz benim ashabımsınız! Kardeşlerimiz ise, henüz gelmeyenlerdir!…” diye, buyurmuşlardır.
“Arkanızdan öyle günler gelecek ki, o günlerde (İslam’da) sabır, ateş közünü elde tutmak gibidir. O günlerde, (dinin ahkâmıyla ) amel edenlere ‘sizden’ elli kişinin sevabı kadar ecir verilecektir!..”
İmam Humeyni (ra) Müslümanların temel sorunlarına dikkat çekerek onları birlik ve beraberlik içinde düşmanla mücadeleye çağırmıştır. İmam Humeyni, İslam düşmanlarına karşı dik duruşu ümmete öğretti. Müslümanların böyle büyük ve yüce bir davaları varken yapay gündemlerle uğraşmaları abes değil mi?