Latin Amerika’dan Kudüs’e tam destek
Latin Amerika ülkeleri açık bir konsensüs çerçevesinde ABD Başkanı Donald Trump’ın bu ülkenin Tel aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma ve bu kenti çakma rejim İsrail’in beşkenti olarak kabul etme kararına tepki göstererek bu kararı şiddetle kınadılar.
Venezüella Cumhurbaşkanı Nikolas Madoro resmi bir bildiri yayımlayarak Trump’ın Kudüs kararını kınadı ve kararın uluslararası hukukun açık ihlali ilan etti. Venezüella Dışişleri Bakanı Horhe Arza da twitter hesabında Bolivari milletlerin Filistin meselesinin adil ve insaflı bir şekilde çözüme kavuşturulmasına karşı sorumluluk içinde olduklarını ve Venezüella yönetimi de İsrail rejiminin Filistin milletine ait olan topraklarda illegal varlığını takviye ederek her türlü tek yanlı girişime şiddetle karşı olduğunu vurguladı.
Bolivya’nın solcu Cumhurbaşkanı İvo Morales de ABD Başkanı Trump’ın kararını ve Ortadoğu bölgesinde istikrarın üzerindeki olumsuz etkilerini sert bir dille eleştirerek Trump’ın Kudüs’le ilgili tek yanlı kararından derin kaygılarını dile getirmek istediğini ve bu kararı şiddetle kınadığını belirtti. Morales ayrıca Bolivya milleti ve devletinin Filistin milleti ile dayanışmasına ve Filistin meselesinin adil bir şekilde çözüme kavuşturulmasına destek verdiklerini vurguladı.
Küba yönetimi de ABD Başkanı Trump’ın Kudüs kararını uluslararası hukukun açık ihlali ve Filistin milletinin meşru çıkarlarını çiğneyen ve Ortadoğu bölgesinin istikrarı ve güvenliği için vahim sonuçları olabilecek bir karar niteledi.
Şili’nin ılımlı yönetimi de latin Amerika bölgesinde yer alan diğer ülkelerle koordineli bir şekilde hareket ederek Kudüs’ün korsan İsrail’in başkenti ilan edilmesini kınadı. Twitter hesabında bir açıklama yapan Şili Dışişleri Bakanı İraldo Muniz de Şili yönetimi Kudüs kentinin çok özel bir statüsü bulunduğuna inandığını ve bu yüzden Kudüs’ün illegal işgalini tanımadıklarını vurguladı.
Latin Amerika bölgesinde hatta Amerika ile iyi ilişkileri olan sağcı yönetimi bile ABD Başkanı Trump’ın bu kararını talihsizlik niteleyerek BM genel kurulunun 1947 yılında onayladığı 181 sayılı kararnameye istinaden Kudüs İsrail rejimine ait olmadığını açıkladı.
Arjantin yönetimi her üç semavi din olan İslam, Hristiyan ve Yahudi inançlarına mensup olan insanların kayıtsız şartsız ve özgürce Kudüs’te yaşamalarını istedi.
Brezilya, Nikaragua, Elsalvador ve latin Amerika bölgesinde yer alan diğer ülkeler de ABD Başkanı Trump’ın Kudüs kararını kınadı.
Ancak bu süreçte akla gelen soru, latin Amerika ülkelerinin neden Kudüs’e yönelik bu şekilde ortak ve uyumlu bir tepki vermelerinin nedenidir.
Gerçekte latin Amerika ülkeleri 1948 yılında çakma İsrail rejiminin kuruluşunda kendilerini suçlu hissediyor. 1947 yılında yeni yeni kurulan BM’de 20 latin Amerika ülkesi 181 sayılı kararnamede İsrail lehine oy kullandı. O günlerde latin Amerika ülkelerinde siyonist lobiler çok aktifti ve bu yüzden de 1973 yılına kadar ve ekim savaşı başladığı güne dek latin Amerika ülkeleri sürekli siyonist rejimi destekledi.
1967 savaşı bir çok sebepten ötürü latin Amerika ülkeleri arasında saflaşmaya ve çatlakların oluşmasına sebep oldu. Bu arada latin Amerika kamuoyu bu bölgede yaşanan konuların hakkında bilgilenmeye başladı ve bu bölgede yer alan ülkelerin siyaset çevreleri Filistin milletinin hakkaniyetine anlayınca Kudüs meselesi de bu bölgede önemli bir konum kazandı.
Öte yandan latin Amerika’da yaşayan Arap kökenli kuşak da o tarihten itibaren bu bölgede Filistin davasını anlatmaya başlattı ve sonuçta kamuoyunun bilgilenmesinde etkili rol ifa etti. Bu kesim Filistin meselesi sadece bir Arap veya İslam meselesi olmadığını ve Hristiyanların da bu meselede payı bulunduğunu ve Kudüs’ün bir tek dine ait olması öteki iki semavi dine zulüm olduğunu açıklamaya başladı.