Lübnan’ın doğu sınırlarının tekfircilerden temizlenmesinin yankıları
Terör örgütü IŞİD unsurları pazartesi günü Lübnan’ın doğu arazilerden çekildi. Teröristleri taşıyan son otobüs, Lübnan’ın Ras Baalbek dağlık bölgesinden ayrıldı.
Hizbullah ve Lübnan ordu güçlerince kuşatma çemberinin daraltılmasının ardından terör örgütü IŞİD, ateşkes anlaşmasını kabul ederek, direniş güçleri karşısında pes ettiler.
Yapılan ateşkes uyarınca, IŞİD teröristleri Suriye’nin doğusundaki Deyrezzor bölgesine taşınıyor. Daha önce de direniş güçleri ve Lübnan ve Suriye ordu birlikleri, Lübnan’ın Arsal tepeleri ve Suriye’nin Batı Kalemun tepelerini Nusra Cephesi teröristlerinden temizlemeyi başarmışlardı. Lübnanlıların teröristlere karşı elde ettikleri zaferler ise iç, bölgesel ve uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı.
Bu bağlamda Umman’da yayınlanan Vatan gazetesi şöyle yazdı : Suriye ve Lübnan’ın muhtelif noktalarının Nusra Cephesi ve IŞİD teröristlerinden temizlenmesi, Suriye ve Lübnan’a karşı komplo yapanları endişelendirmiştir.
Vatan ayrıca “terörizm Lübnan’ı az kalsın Suriye gibi içine çekecekti ancak Lübnanlıların direnişi buna mani oldu” diye yazdı.
Lübnan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Lübnan’ın doğusundaki sınır bölgelerin tekfirci ve terörist gruplardan temizlenmesi dolaysıyla yaptığı konuşmada, direniş ve Lübnan ordusunun Lübnan’ın doğusunda tekfirci teröristlere karşı ortak harekatını açıklayarak, bugünün Lübnan ve bütün Ortadoğu için tarihi bir gün olduğunu kaydetti.
Seyyid Hasan Nasrullah ayrıca, IŞİD terör örgütünü, ABD ürünü bir örgüt olarak niteledi, bu terör örgütünün İsrail’e hizmet amacıyla kurulduğunu vurguladı.
Siyonist rejim son yıllarda ABD’nin desteğiyle, terörist gruplar üzerinden Ortadoğu’yu karıştırmak ve bölgede krizler çıkarmak suretiyle bölge ülkelerini yıpratmaya ve böylece kendi yayılmacılık ve işgalciliğini unutturmaya çalışmıştır. Ancak Hizbullah Genel Sekreteri’nin uyarıları, Ortadoğulu şahsiyetlerin gündemdeki muhtelif komplolar karşısında uyanıklığını ortaya koymuştur.
Lübnan’daki gelişmeler, bir kez daha Lübnan ordusu ile direnişin arasındaki güçlü koordinasyon ve gayretin ülkeyi ve Lübnanlıları tehdit eden tehlikeler karşısında nasıl başarıyla sonuçlandığını sergilemiş oldu.
Tekfirci terörizmi ve Siyonizm aynı madalyonun iki yüzü gibi bölgede istikrarsızlık ve olaylara sebebiyet vermiş ve ülkeleri artagelen muhtelif tehlike ve tehditlere maruz bırakmıştır.
Bu çerçevede ordusuyla direniş güçleriyle Lübnan’ın savunma kapasitesi, muhtelif şekillerde bu tehditlerle mücadele etmektedir.
Bu bağlamda ABD’li gazeteci-yazar Gurdun Daf şöyle diyor : Hizbullah direniş hareketi, Lübnan’ı terörist gruplar karşısında savunan esas güçtür.
Gurdun Daf sözlerinin devamında şu değerlendirmede bulunuyor: Hizbullah yıllardır Lübnan’ı el-Kaide, Nusra Cephesi ve IŞİD gibi terör örgütleri karşısında savunuyor ve ifa ettiği bu rol hükümet ve ordunun Hizbullah ile ilişkilerin daha sağlamlaşmasına neden olmuştur.
Lübnan’daki gelişmeler, Hizbullah ile Lübnan ordusu arasındaki tam koordinasyonun teröristler ve Siyonist rejimin bu ülkeye yönelik komplolarını etkisizleştirdiğini ortaya koymuştur.
İşgal rejimi İsrail, Suriye başta olmak üzere bölgedeki istikrarsızlıklardan faydalanarak, kendi çıkarlarını sağlamaya ve kendisi için bir güvenlik alanı oluşturmaya çalışmıştır ve çalışıyor.
İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri defalarca ifade ettiği gibi, bölgedeki krizler ve istikrarsızlıklar sadece işgal rejimi İsrail’in lehindedir ve bölge ülkeleri için herhangi bir çıkarı yoktur.
Bu yüzden Lübnan ve Suriye sınırlarının Nusra Cephesi ve IŞİD teröristlerinden temizlenmesi, kandan, şiddetten, istikrarsızlık ve güvensizlikten beslenen Siyonist rejimi derinden endişelendirmiştir.
Bilindiği üzere işgal rejimi ile Suriye’deki teröristler özellikle Nusralılar arasında ciddi bir işbirliği olmuştur. Siyonist yetkililer bile Suriye’de yaralanan teröristlerin işgal topraklarındaki hastanelerde tedavi gördüğünü itiraf ederek, teröristler ile işbirliği içinde olduklarını ilan etmişlerdir.
Suriye ve Lübnan sınırlarının teröristlerden temizlenmesi sadece IŞİD ve Nusra örgütlerine vurulmuş ağır bir darbe değil, aynı zamanda işgal rejimi için da büyük bir darbe ve yenilgi sayılıyor.