NATO genel sekreterinin İran’ı suçlaması üzerine

Batı dünyasının Ortadoğu bölgesine yönelik çifte standart tutumu bölgenin cari gerçeklerini değiştirmeyeceği kesindir, nitekim İran İslam Cumhuriyeti de etkili bir devlet olarak bölgede olumlu rol ifa etmeye devam edecektir.

Gerçekte Batı’nın Ortadoğu bölgesinde şom hedefleri doğrultusunda İranofobia projesini gütmesi yeni bir konu değildir. Bu politika, başta ABD olmak üzere Batı’nın bu bölgeye nasıl baktığını ortaya koyuyor. Özellikle bölgede İran’ın yıkıcı rolünden söz etmek de kökleri Batı’nın bölgeye yönelik çifte standart tutumuna uzanan bir başka iddiadır. Bu arada NATO genel sekreteri Jens Stoltenberg de bu kafileden geri kalmayarak Çarşamba günü NATO üyeleri İran’ın bölgede istikrarsızlaştırıcı uygulamalarından kaygı duyduklarını iddia etti. Stoltenberg, NATO üyeleri bu sorunla mücadele için istihbarat işbirliği yaptıklarını da kaydetti.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, NATO Genel Jens Sekreteri Stoltenberg’in İran’ın füze programıyla ilgili sözlerine tepki gösterdi.

Kasımi, Stoltenberg’in İran’ın füze gücünden kaygı duydukları yönündeki sözlerine gösterdiği tepkide, İran da dünyanın tüm bağımsız ülkeleri gibi konvansiyonel savunma ve askeri programları ile kendini savunma hakkına sahip olduğunu belirtti.

Kasımi, kuşkusuz bu tür sözler İran İslam Cumhuriyeti’nin savunma ve füze gücünü geliştirme çalışmalarını etkilemeyeceğini vurguladı.

Kasımi ayrıca NATO Genel Sekreteri asıl Amerika’nın dünya genelinde izlediği tek yanlı tehlikeli politikalarından kaygı duyması gerektiğini ifade etti.

Kuşkusuz İran İslam Cumhuriyeti stratejik Ortadoğu bölgesinde yapıcı rol ifa eden bir devlettir, üstelik bunu bölgesel ve küresel güçlerin iradelerinden bağımsız bir şekilde yürütmektedir. İran terörün en büyük kurbanı olarak her zaman bu şom olgu ile mücadelede öncü olmuştur. Nitekim tekfirci IŞİD terör örgütünün Irak ve Suriye’de bozguna uğraması da İran’ın bu iki ülkenin yönetimleri ile işbirliği sonucunda gerçekleşmiştir. Bu arada İran’ın bölgede terörle gerçek bir şekilde mücadele etmesi aynı zamanda Avrupa başkentlerinde güvenlik armağan etmiştir. Oysa Batı’nın teröre karşı çifte standart tutumu en son Ahvaz’da düzenlenen terör saldırısı sırasında bir kez daha ortaya çıktı ve bu ülkelerin hiç biri bu terör saldırısı için “terör saldırısı” sözcüklerini kullanmadı. Bu tutum Batılı devletlerin nerede maddi çıkarları varsa, orada gerçeklere göz yumduklarını da ortaya koydu, zira bu cinayeti işleyenler Batı’dan milyar milyar silah satın alan Suudi Arabistan tarafından destekleniyordu ve bu yüzden bu cinayeti kınamaları, büyük müşterileri Arabistan’ı incitebilirdi!

Suud rejimi bölgede teröristlerin en büyük hamisidir, fakat petrol dolarları ve Batı’dan satın aldığı yüklü silahların yüzünden Amerika ve Batı tarafından gözardı ediliyor. Oysa hatta bir çok Batılı bağımsız uzman açıkça bu gerçeği itiraf ediyor. en son Boston Globe gazetesi beyaz sarayın teröre karşı çifte standart tutumunu eleştirerek dünyada hiç bir devlet Arabistan kadar teröre destek vermediğini yazdı. Gazete, terör üzerine yapılan tüm araştırmalarda IŞİD, El-Kaide, Taliban ve diğer bir çok terör örgütü Arabistan tarafından beslendiğini ortaya koyduğunu vurguladı.