Seyyid Nasrullah: Siyasi ve askeri direniş, İsrail’i saldırılarını durdurmaya mecbur bıraktı
Hizbullah Genel Sekreteri, siyasi ve askeri direnişin İsrail’i saldırılarını durdurmaya mecbur bıraktığını söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Hizbullah’ın Lübnan’ın güneyindeki Sur el-Zahrani bölgesindeki seçim mitinginde yaptığı konuşmada ilk olarak Lübnanlı üç şehidin babası Hacı Sami Müselmani’ye hitaben şunları söyledi: ‘Siz şehit ailelerine söylüyorum, siz Lübnanlıların baş tacısınız.’
Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının devamında, siyasi ve askeri direnişin, İsrail’i saldırılarını durdurmaya mecbur bıraktığını belirtti.
Hizbullah Genel Sekreteri şu ifadelerde bulundu: ‘Bu mitingin amacı bellidir ve o da Sur el-Zahrani bölgesinde el-Amel ve el-Vefa listesini siyasi boyutta ve halk olarak desteklemektir.
Sur şehri fitnenin nüfuz edemediği bir şehirdir ve bu şehrin halkı evlerini Filistinli mültecilere açmıştır.
Sur şehri 1982 yılında işgalciler karşısında direnmiş ve Siyonist rejimin heybetini yıkan ve onu yenen ilk şehadet operasyonları bu şehirde gerçekleşmiştir.
Biz Sur şehrinde direniş kuvvetleriyle, askerlerle, yaralılarla ve serbest kalan esirlerle bir araya geldik. Biz, Siyonist Rejimin 11 Nisan 1996 yılında Hizbullah’ın Hare Harik bölgesindeki karargahına saldırı düzenleyerek Lübnan’a karşı gerçekleştirdiği savaşın yıl dönümünde bir araya geldik.
Siyonist düşman 1996 yılında yaşanan savaştaki güçsüzlüğü neticesinde sivilleri hedef almaya yöneldi ve sayısız cinayetler işledi.
1996 yılı Nisan ayındaki anlaşma direniş için büyük bir başarıydı. Çünkü sivilleri savaştan uzaklaştırabildi.
Amel ve Hizbullah hareketinden İmam Musa Sadr’ın oğulları, direnişin anlamını genişleten ve yayan kişilerdir.
Seyyid Abdu’l Hüseyin Şerefuddin Lübnan hükümetinden Lübnan hükümetinin güneye girmesini istiyordu, daha sonra İmam Musa Sadr geldi ve onun yolunu tamamladı.
Güney ve güney halkı 1948 yılından beri, İmam Musa Sadr gelip direnişi oluşturana kadar hükümet bekliyorlardı.
2006 yılından önce direniş, Güney Lübnan’ı Siyonist Rejimin saldırılarına karşı korumak için hükümet ve ordunun bu bölgeye gitmesini istiyordu. 2006 yılında direniş, orduyu sınırlara getirdi. Çünkü hükümet orduyu sınırlara götürmeye hazır değildi ve 2006 yılındaki savaşın ardından ordunun sınırlara girmesi uluslararası bir talepti.
Bizim suçumuz, topraklarımızı ve egemenliğimizi savunmak için silahlanmamızdır.
Şerefuddin ve İmam Musa Sadr’ın arzusu olan direniş bugün, gerçek bir güç haline gelmiştir ve Siyonist düşman bunun hesabını fazlasıyla ödeyecektir.
İmam Musa Sadr’a şunu söylüyorum: “Ey benim rehberim ve liderim, senin kurduğun ve inşa ettiğin direniş bugün, İsrail’in bütün noktalarını hedef alabilecek füzelere, teknolojiye ve güce sahiptir.”
Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının devamında şunları söyledi: ‘Direniş büyük fedakarlıklar sonucu kazanılmıştır ve ondan vazgeçemeyiz. Direniş bizim haysiyet ve itibarımız anlamına gelmektedir.
Bizim direnişimiz satılık değildir, çünkü bizim varlığımız, haysiyetimiz ve onurumuz anlamındadır.’
Hizbullah Genel Sekreteri, Lübnan’da 6 Mayıs’ta düzenlenecek olan parlamento seçimlerine de değinerek şunları söyledi: ‘Sizin oy sandıkları başına gitmeniz, “Biz Güney Lübnan’da direnişi yalnız bırakmayacağız” yönünde Lübnanlılar ve bütün dünya halkı için bir mesajdır.
Sizin göreviniz direnişi desteklemektir ve siz bu görevi, 6 Mayıs’ta sandık başına giderek yerine getireceksiniz.’
Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının başka bir bölümünde Lübnan’ın tarım ve endüstri sorunlarına değinerek şu ifadelerde bulundu: ‘Milyarlarca maliyete ve harcamalara rağmen, bu iki alan hala çok kötü durumdadır.
Lübnan ekonomisine liderlik eden ekip, yıllar öncesinden yenilmişti ve hükümet, ülkenin uçuruma sürüklenmemesi için açık bir ekonomik bakış açısı sunmalıdır.
Biz seçimlerden sonra savunma stratejilerini değerlendirmeye hazırız ve Meclis Başkanı Nebih Berri, bu stratejinin değerlendirilmesi ve incelenmesi önerisinde bulunan ilk kişidir.
Ülke, etnik anlaşmazlıkları yayma ve alevlendirme üzerine kurulamaz ve ulusal planları olmayan liderler bu tip eylemlerde bulunmaktadır.
Lübnan’da yolsuzlukla mücadele için kararlılığa ve cesur siyasi kararlara ihtiyaç vardır ve aynı zamanda Lübnan’ın ulusal birlik hükümetine ihtiyacı vardır.
Batı Bekaa’da Amel Hareketinin adayı Hizbullah’ın adayıdır ve Hizbullah’ın Zahle ve Cebil’deki iki adayı da Amel Hareketinin adaylarıdır.
Amel Hareketinin Sur el-Zahrani’deki adayı Nebih Berri’dir ve O, direniş ve Hizbullah’ın adayıdır. Nebih Berri listenin başkanıdır ve meclis başkanı olacaktır.
Nebih Berri sadece el-Zehrani’de bizim temsilcimiz değil, aynı zamanda kendisi ulusal bir destekçidir ve onun Lübnan’ın istikrarını desteklemede temel bir rolü vardır.’
Seyyid Hasan Nasrallah sözlerine şöyle devam etti: ‘Bizim düşmana mesajımız şudur: “Biz tehditlerle mücadele edebiliriz ve asla bizim haysiyetimizi zedelemelerine izin vermeyeceğiz.
Lübnan’daki kabile sistemi, ülkenin sorunlarının çözülmesinde asıl engellerden biri sayılmaktadır ve Lübnan’ın ilerlediği bu süreç faciaya neden olacaktır.
Biz Lübnan’daki çeşitli grupların temas ve diyalog içerisinde olmasını istiyoruz. 6 Mayıs’taki seçimlere katılım, ulusal birliğe bağlılık mesajıdır.’