SÜFYANIN ÇINGIRAĞI – Mahir Aras
SÜFYANIN ÇINGIRAĞI
Süfyan, ahir zamanda gelecek olan tarihte eşi ve benzeri bulunmayan korkunç bir zalimdir. En belirgin özelliği kandırmak ve aldatmak olan bir zalim ki tüm şeytani olgular onda kemale ulaşmıştır. En iyi yardımcıları ve gönüllü hizmetçileri ise Yahudilerdir.
Ahir zamanla ilgili rivayetlerin birer birer tecelli ettiği 20. yüzyılda Süfyan tüm görkemi ve hilesiyle ortaya çıkmıştır. Dünyayı kan gölüne çevirmiş, nerede bir bomba patlasa, nereye bir füze düşse, nereden bir çığlık yükselse, Süfyan doğrudan veya dolaylı olarak olayın failidir. Peki bunca zulme rağmen kitleleri nasıl kandırabilmektedir? İmanlı gönülleri nasıl zincire vurup gönüllü köleler haline getirebilmektedir?
Süfyanın oyununu ve hilesini, halka olan desiselerini ve bunları nasıl hissettirmeden ifa ettiğini bir örnekle izah edecek olursak;
Bebekler dünyaya gözlerini açtıklarında ve çevrelerine uyum sağlamaya başladıklarında ani refleksler ve sesler hoşlarına gider ve gülmeye sakinleşmeye başlarlar. Çıngırak sesi bebeklerin huysuzlanmasını ve ağlamasını keserek onları uyumlu hale getirir.
Süfyanın elinde çok sesli çıngıraklar vardır. Ne zaman hileleri, entrikaları, yalanları açığa çıkacak olsa bu çıngıraklardan birini sallar, milyonlar hemen bebek misali çıngırağa odaklanır ve herşeyi unutur. Tüm dikkatleriyle çıngırağa odaklanırlar. O arada Süfyan her türlü hileyi desiseyi icra eder, çıngırak sesi geçince milyonlar kendilerine gelir ve gördükleri hallerine şaşırırlar. Asgari ücrete kanaat eder, eve bir ekmek götürdükleri için şükrederler, ekmeğin yanında yemeğe dahi ihtiyaçları yoktur. Madenler çalınmış, bankalar soyulmuşsa kime ne? İnanç ayakaltı olmuşsa kim farkına varabilir? Çıngırak sesinden Süfyanın hile ve desise gemisinin farkına kimse varamaz…
Şimdi o çıngıraklardan birine bakalım;
Süfyanın en etkili ve en sevdiği çıngırak; öyle bir ses çıkarır ki, zannedersiniz medeniyetin beşiğini o yapmış, ileri laik ve çok demokratik görünür. Süfyana her zaman muhalif görünür ve Süfyanın sesi onda yankı bulur. Süfyanın sahtekarlıklarını anlatır. Ama kimse ona inanmaz. Çünkü ilerici beyefendi ezan sesi ile selayı dahi bir birinden ayıramaz. Kitlelerin önünde ezan okundu diye susar. Millet ise bu aptala güler. Süfyan ne zaman darda kalsa çıngırak sesi yükselir, çıkar milyonların önünde Süfyanın annesine küfreder. Süfyan vaveyla koparır, o kadar ağlar ki herkes ona inanır ve acır. Çıngıraktan aynı sesi bir daha çıkarmalarını istediklerinde “Ben bir sözü bir kere söylerim” der. Çünkü Süfyan bir kereliğine mahsus izin vermiştir. Çok bilmiş, bir o kadar cahil çıkar der ki; “Mersin Güneydoğu’nun incisidir”. Millet güler çünkü çıngırak Başbakan adayıdır. Süfyanın başına ağrılar girdiğinde bu zat çıkar meydanlarda sayar da sayar. “Namuzsuz siyaseti getireceğim” der. Millet güler ve alternatif yok der. İki kelimeyi dahi bir araya getiremez. Yürüyen merdivene dahi binmeyi beceremeyen birine mi oy verelim der. 7+4= 12 diyen biri ülke ekonomisini nasıl yönetir. Millet Süfyana bakar kötünün iyisidir, ne yapalım kime oy verelim der. Ahlaki değerlerin hiçe sayıldığı toplum vicdanında bunun sorumlusu Süfyani sistem olarak görüldüğü Özgecan olayında köşeye sıkışan Süfyan hemen çıngırağı sallar ve çıngırağın sesi toplumun tepkisini Süfyandan kendisine çeker herkes çıngırağın bu açıklamasına tepki gösterir: “Tabii insanlar işsiz olursa, işsizlik psikolojisi ile bunun hıncını ya eşinden, ya çocuğundan ya da sokakta gördüğü bir kadından çıkartır. Sanki işsizler tecavüzcüymüş gibi bir algı oluşturur. Süfyan gene sıyrılır işin içinden halkın içindeki öfke ertelenir yarınlara…
Yarınları bekliyoruz… Artık uyutamazsınız! Artık toplum bebeklik dönemini geride bıraktı… Artık karşınızda çocuk yok…
Toplum, artık ergenlik döneminin verdiği heyecanla sağa sola saldıran bir çocuk değil, durgun ve berrak bir halde yarına umutla bakan genç bir delikanlıdır.
Halk, bebeklik dönemini yavaş geçirse de çocukluk ve ergenlik dönemini çevirdiğiniz hile ve entrikalar sayesinde takılmadan hızlı bir şekilde geride bıraktı. Oyunlarınız, toplumu olgunlaştırdı… Artık yemiyoruz yediğiniz haltları… Artık Vatikan’dan çan da getirip çalsanız yetmez. Yedirmediğiniz oyun kalmadı artık!
Hiçbir melodiye kulak asmıyoruz sadece direniş ve zafer marşları dinliyor ve yarınlara umutla bakıyoruz. Çıngıraklarınızla iyiyi oynayın oynayabildiğiniz kadar… Çanlarınızla her türlü melodiyi çalın çalabildiğiniz kadar…. Toplumun vicdanından çıkan bir la sesi ile yıkılacaksınız çanlarınızla çıngıraklarınızla…
Artık tek bir melodi var bizim için ve sizin için LA…
elinize, yüreğinize sağlık çok içten ve duygularımıza tercüman olan bir yazı…
kalem susmasın…elbet bir gün Fecri Sadık-ı herkes fark edecektir….
vesalam