Suriye halkı ABD cinayetlerini kınadı

Suriye halkı Şam’ın sokaklarında düzenlediği protesto eyleminde ABD’nin Şairat hava üssüne düzenlediği füze saldırısını şiddetle kınadı.

Suriye halkı başkent Şam’ın sokaklarında düzenlediği protesto eyleminde ABD’nin Şairat hava üssüne düzenlediği füze saldırısını şiddetle kınadı ve bu tecavüze tepki verilmesini istedi. Protesto eylemine katılan Suriyeli vatandaşlardan biri saldırıya uğrayan hava üssünde ölen Suriyeli askerlerin bu milletin evlatları olduğunu, bu saldırı bir savaş suçu olduğunu, Suriye milleti asla bu saldırıyı tasvip etmediğini belirtti.

Suriye halkının Amerika’nın bu ülkeye yönelik cinayetini kınamasına paralel olarak Şam yönetimi de açıkça Amerika’nın Suriye’ye yönelik hain saldırısı Suriye milletini ve devletini bu ülkede nerede terörist varsa yok etmekte daha da kararlı hale getirdiğini ve Suriye ordusu daha büyük bir hassasiyetle teröristlere ve hamilerine karşı savaşacağını belirtti.

Amerika yönetimi Cuma günü sabah saatlerinde Suriye’nin önemli hava üslerinden biri olan Şairat askeri hava üssüne saldırdı. Amerika bu saldırıda Akdeniz’de bulunan iki savaş gemisinden toplam 59 füze fırlattı. Bu saldırıda aralarında dört çocuğun da bulunduğu toplam dokuz kişi hayatını kaybetti veya yaralandı. Amerika’nın bu saldırısında Şairat askeri hava üssüne yakın olan Hamarat ve Şairat ve Menzul köylerindeki evler de ciddi derecede hasara uğradı.

Amerika’nın Suriye’nin milli egemenliğinin ihlali olan bu saldırısı ve artan müdahaleleri aslında uluslararası yasalara ve hukuka aykırıdır ve teröristlerle en ön saflarda çarpışan Suriyeli askerleri hedef almaktadır. Amerika’nın bu tür müdahalelerinde şimdiye kadar yüzlerce Suriyeli sivil vatandaş da hayatını kaybetti, ayrıca bu ülkenin bir çok altyapı tesisleri ve yerleşim merkezleri yerle bir oldu. Tüm bu cinayetler Amerika ve müttefiklerinin Suriye’de destekleyerek besledikleri IŞİD ve el Nusra gibi tekfirci terör örgütlerinin işlediği cinayetler ve yarattıkları kaos ve yıkımdan başkadır.

Gerçekte Amerika ve desteklediği teröristlerin cinayetleri birbirini tamamlayan ve Suriye milletini hedef alan cinayetlerdir. Amerika yönetimi Suriye topraklarında doğrudan askeri operasyonlar düzenlemek veya sözde IŞİD karşıtı kurduğu ittifak çerçevesinde düzenledikleri saldırılarla son yıllarda sürekli Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve milli egemenliğini ihlal etmiştir. Oysa Amerika yönetimi Suriye’de asker bulundurmak için Şam yönetimi ile hiç bir anlaşma imzalamamıştır veya şam yönetimi Amerika’nın başını çektiği sözde IŞİD karşıtı ittifakın Suriye topraklarına girmesine izin vermemiştir veya Amerika yönetiminden bu yönde bir talepte bulunmamıştır.

Bu arada Amerika’nın Suriye topraklarına yönelik müdahaleleri ve Suriye’ye karşı tek yanlı uygulamaları için BM güvenlik konseyi hiç bir izin belgesi vermemiştir, üstelik bu tür müdahaleci uygulamalar yeni Başkan Donald Trump döneminde daha da artmaya başlamıştır.

Kuşkusuz uluslararası yasaların dışında her türlü tek yanlı uygulama ve başka ülkelerin milli egemenlik hakkını çiğneme durumları hedef ülkenin toprak bütünlüğünün ihlali de sayılır ve hiç bir etken Amerika’nın Suriye’ye yönelik cinayetlerini ve Suriye halkını kırmasını ve bu ülkenin milli egemenlik hakkı ve toprak bütünlüğünü ihlal etmesini haklı gösteremez. Bu arada Amerika’nın ve müttefiklerinin Suriye topraklarına artan müdahaleleri ve bu ülkenin milli egemenlik hakkını ihlal etmesi bir yandan Suriye milletinin kaygılarını arttırırken öbür yandan da IŞİD ve el Nusra gibi terör örgütlerini Suriye milletine yönelik cinayetlerini şiddetlendirmekte de küstahlaştırmaktadır. Suriye milletine göre bu ülkede teröristlerin tehlikesi ile Amerika gibi saldırgan ve müdahaleci ülkelerin tecavüzleri birbirinden farksızdır ve bir madalyonun iki yüzü sayılır ve tek amacı Suriye’yi yeni Ortadoğu projesi çerçevesinde parçalamaktır.

Suriye yönetimi ve milleti ve uluslararası kamuoyunun son aylarda Amerika’nın başta Suriye olmak üzere Ortadoğu bölgesine yönelik müdahaleci politikalarına tepkisi, Washington’un izlediği dış politikanın yanlış olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim Amerika’nın uygulamaları Ortadoğu’da krizleri daha da büyütmektedir.