Suudi rejiminin Yemen’deki savaşı 3. yılında
10 günde tamamlanması planlanan Suudi Arabistan’ın Yemen savaşı 3. Yılını geride bıraktı; öyle bir savaş ki en ilkel savaş kriterlerine bile uyulmazken Suudi Arabistan Veliaht prensi ve Savunma Bakanı Muhammed Bin Salman, Yemen’de insanlık dışı cinayetleri ve savaş suçlarını sergiliyor.
Yemen savaşının 3. Yılında, İnsan Hakları İzleme Örgütü İcra Direktörü Kenneth Roth, Suudi Arabistan’ın politikalarından kamuoyuna olumlu ve pozitif bir görüntü sergiledi; bu öyle bir görüntü ki batı ve özellikle Amerika, Suudi Arabistan’ın siyaseti sonucu sahip olduğu çıkar ve zararlar nedeni ile Yemen’in halihazırdaki gerçeklerini yansıtmayı asla istemiyorlar.
Kenneth Roth, Yemen gerçeklerini bu şekilde anlatıyor: Arabistan veliahdı daha ılımlı bir İslam sözü verdi fakat Yemen halkının bombalanması ve açlığı, ki tüm şiddet ve vahşilik yönleri hala belirlenmemiştir, onun hükümetinin gerçek modelini gösteriyor.
Aslında bu kısa cümle Yemen Savaşı’nın tüm gerçekleridir ve 21. asırda insan haklarını savunduğunu iddia edenlerin gözü önünde modern vahşilik ve şiddet yaşanırken kimse sorumluluk üstlenmek istemiyor.
Suudi Arabistan’ın Yemen’e saldırısı ve bu ülkeyi kuşatması nedeniyle, Yemen Kolera ve difteri gibi salgın hastalıkların pençesinde yaşam mücadelesi veriyor. Yemen’de saldırı ve uygulanan kuşatma nedeniyle en az 50 tedavi merkezi kapatılmış, su ve kanalizasyon sistemi ve sulama projeleri, tüm ülke çapında hedef alınarak büyük bölümü imha edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütünün verileri bu ülkede Bir Milyonu aşkın insanın koleraya yakalandığını ve şimdiye kadar 500 kişinin difteri hastalığına yakalanarak yaklaşık 70 kişinin de hayatını kaybettiğini gösteriyor.
Yemen savaşı, bu yoksul Arap ülkesindeki tüm halkın yaşamını etkiliyor. Bu savaş sadece savaş cephelerinde yürümüyor ve sivil sıradan insanlar da savaşla iç içeler. Bu yüzden savaş meydanı ve yaşam meydanı arasında hiçbir fark yoktur. Yemen halkı her an cadde, sokak, ev ve kamu alanlarında bombaların yağmasını bekliyorlar, üstelik konvansiyonel olmayan bombalar ve bu bombaları, insan hakları savunuculuğunu iddia edenler, Suudi rejime adeta hibe etmişlerdir.
Yemen Savaşı’nda batının silah ve mühimmat fabrikalarının çıkarı, insan haklarına destek verdiğini iddia eden ülkelerin çıkarcı mahiyetini sergiliyor. Arabistan’a karşı siyaset ve tutum sergilemek de Batı ülkelerinin çıkarları ve silah satışı ile değerlendirildiği zaman, insan hakları konusu bir kenara itiliyor ve konuya olan bakışların özünde dikkate alınan ise, Yemen halkının esef verici durumu değil, silah ve mühimmat fabrikalarının yüklü çıkarlarıdır.
Bu arada Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi de etkisiz ve nötr bir kuruma dönüşmüş ve hatta bağımsız ülkelere siyasi baskı aracına dönüşmüştür. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Yemen ile ilgili düzenlediği oturumundaki hedefi, Suudi rejiminin savaş çığırtkanlığı ve cinayetlerini ele almak değildi, amaç her zaman Yemen Savaşı’nın siyasi yollarla çözülmesini isteyen ve bu ülkenin savunmasız halkının katliam edilmesini engellemeye çalışan İran’ı hedef tahtasına yerleştirmektir.
Yemen’e hava, deniz ve karadan uygulanan sıkı ambargoya rağmen İran’ı Ensarullah hareketine silah göndermekle suçlamak ve aynı zamanda Suudi rejime çeşitli silahlar göndermek, bir siyasi mizahtır. İşte tam da bu siyasi tutum, Yemen Savaşı’nın devam etmesine sebep olmuştur. Ensarullah hareketi üst düzey yetkilisi Hezam el-Esad El-Alem haber kanalına verdiği mülakatta, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Yemen krizi ile ilgili tutumunun hayal kırıklığı olduğunu, nitekim yaptırımların uzatılmasının da bunun ispatı olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: Suudi koalisyon saldırıları, yaptırımların uzatılması ile birlikte artarak devam etmektedir; Yemen’e her gün saldıran ve Yemeniler hakkında en korkunç suçlar ve cinayetleri işleyen koalisyon.
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de bazı Avrupa ülkelerinin Amerika’ya eşlik ederek Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi’nde Yemen konusunda İran karşıtı tutum sergilemelerine tepkide, ” Yemen konusundaki Avrupa ile diyalog siyasi bir çözüme ulaşmak çerçevesindedir ve eğer Avrupa bu görüşmeleri Amerika’nın isteklerine ve iddialarına karşılık vermek için çalışmaya dönüştürmek isterse, gerçek dışı ve siyasi reklam amaçlı harekete çevirmiş olacaktır” dedi.
Suudi rejimi, Yemen’deki savaşta çeşitli hedefler izliyor; bunların en önemlisi de Yemen Ensarullah halk hareketini yenmektir. Bu hareket son 3 yılda Suudi koalisyonun ciddi sorunu haline gelmiştir. Yemen siyasi gelişmelerinin ortasında olan Husiler, Arabistan’ın Yemen’in coğrafi ve ekonomik alandaki stratejik konumunda uzun vadeli hedeflerini engellediği için Arabistan tarafından saldırıya uğramaktadır. Son 3 yılda Ensarullah hareketi Yemen ordusu ile birlikte Suudi koalisyonun saldırılarına karşı ciddi bir engel oluşturdular. Bu güç gösterisi Yemen sınırları ile sınırlanmadı ve Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri topraklarında da çeşitli noktaları hedef aldı.
Ensarullah hareketi Suudi rejiminin 3 yıllık savaşı boyunca saldırgan Suudi koalisyona bağlı 214 kişiyi öldürdüğü, sadece Şubat 2018 ayında onların mevzilerine en az 200 füze fırlattığını belirtti. Ensarullah hareketi ayrıca bu operasyonlarda Yemen halk güçlerinin Şubat ayında en az 20 zırhlı araç, 5 tank ve 125 askeri teçhizatı imha ettiğini, ayrıca Suudi saldırgan koalisyona ait bir casus uçağını da düşürdüğünü duyurdu.
Bu arada birkaç Balistik Füze ile BAE komutanlarının mevzilerini de hedef alarak toplam 10 Balistik füze ve 204 normal füze düşman mevzilerine fırlattılar. Yemen Siyasi Yüksek Konseyi Başkanı Salih el-Semad 2017 yılında uluslararası Riyad havaalanının Yemen halkçı güçleri füzeleri ile hedef alınmasına işaretle, Yemenli güçlerin Suudi saldırganları bu ülkede daha da şaşıracaklarını vurguladı.
Yemen Ensarullah hareketi savaş meydanında sergilediği direnişine paralel olarak, ülkedeki siyasi krizin çözülmesi için de hazır olduğunu duyurarak, bazı önerilerde bulundu. Bu çerçevede Ensarullah hareketi Birleşmiş Milletler’e bir mektup yazarak bu ülkedeki krizin son bulması için yeni bir plan sundu. Ensarullah hareketinin önerisinde, Barış için bir komitenin kurulması, cumhurbaşkanı ve parlamento başkanının seçilmesi için halk oylaması yapılması, öyle ki tüm halk, Parti ve siyasi gruplar söz konusu seçime de katılabilmesini bildirdi. Bu öneriye ayrıca Yemen’in yapılandırılması ve yıkıntıların telafi edilmesi için uluslararası çapta garanti verilmesi, her türlü yabancı saldırının önlenmesi, genel af ilan edilmesi, çatışan taraflardan tüm tutukluların serbest bırakılması ve krizin çözümü için referandumun yapılması da belirtiliyor.
Yemen Ensarullah hareketi önerisinin gerçekleşmesi ise Suudi rejiminin Yemen saldırılarının bitmesi ve uygulanan ambargonun kaldırılmasına bağlıdır. Yemen krizinin siyasi yollardan çözülmesinden söz etmek, Suudi rejimi savaşı’nın son bulması için uluslararası toplumdan bir çalışma yapılmadan gerçekleşemez ve sadece Yemen’in mevcut facia durumunu daha da kötüleştirir.
Bu bağlamda Yemen devrimi yüksek komitesi başkanı Muhammed Ali Husi, “Suudi Arabistan mütecaviz koalisyonun saldırıları durmadan ve hava, kara ve denizden uygulanan ambargonun son bulmasından önce Yemen krizinin çözümü için hiçbir yolun ve önerinin “köklü” olmayacağını Yemen trajedisinin devam etme sorumluluğunun, Birleşmiş Milletler ve güvenlik konseyine ait olduğunu” belirtti.