Telafer, işgalden kurtarıldı

Musul operasyonunun ardından Telafer’in işgalden kurtarılması, Irak halkı ve hükümeti ve de direniş cephesi için büyük öneme sahiptir.

Telafer’i IŞİD’den kurtarma operasyonunun Musul operasyonu kadar uzun sürmeyeceği bekleniyordu ve böyle de oldu, çünkü Irak’ta Musul ve Suriye’de Halep kentinin işgalden kurtarılması ve teröristler ve bölgesel ve uluslararası hamilerinin hesaplarının bozulması, IŞİD’i Irak’ta ciddi biçimde zayıflatmıştı.

Ancak Telafer’in işgalden kurtarılması birkaç açıdan önemlidir.

Birinci şu ki; Neyneva vilayetinin en büyük ilçesi sayılan Telafer, Türkiye ve Suriye sınırlarına en yakın bölge sayılıyor. Terör örgütü IŞİD Suriye’de direniş cephesi tarafından sıkıştırıldığı ve Türkiye ile bağlantılarının kesildiği için, IŞİD artık Suriye ve Türkiye’den kendi için elaman sağlayamıyor.

İkinci şu ki; Telafer operasyonunda, gelen bazı tepki ve muhalefetlere rağmen Haşdi Şabi, ciddi biçimde rol ifa etti. Musul operasyonu sırasında Haşdi Şabi’nin hükümet güçlerine bağlanınca bu katılma karşı çıkanlar, mezhepçi ve Şii-Sünni meselelerini gündeme getirerek, Haşdi Şabi’nin Musul operasyonuna katılmasına karşı çıkmışlardı. Ancak Musul, hiçbir mezhepçilik sorunu yaşanmadan işgalden kurtarıldı ve bütün katılımcılar Haşdi Şabi’nin etkin rolünü itiraf etmek zorunda kaldılar.

Telafer operasyonu sırasında da Haşdi Şabi ile ilgili benzer tepki ve karşı çıkmalar sözkonusu oldu. ABD başta olmak üzere Batılı ülkeler Haşdi Şabi’nin Musul operasyonunda olduğu gibi Telafer operasyonunda etkin rolünün tekrarlanmasını istemiyordu. Ancak Irak hükümeti onları dinlemeden kararını verdi ve gelinen noktada ise Telafer operasyonu bir haftayı doldurmadan önce başarıyla son buldu ve burada da IŞİD’in dosyası dürüldü ve Suriye ve Türkiye ile bağlantı noktaları kopmuş oldu.

Üçüncü şu ki; Batılı ülkeler şu sıralarda Irak’a sık sık ziyaret yapmak ve Iraklı yetkililerle görüşmekteler. Fransa yönetimi 2017 yılında Irak’a 430 milyon avroluk kredi ayıracağı sözünü verdi.

Amerikan yetkilileri de sürekli olarak Irak’a gelerek, şu sıralarda elde edilen zaferlerde rollerini bulmaya çalışıyorlar.

Şimdi ise Telafer’in işgalden kurtarılmasından önemli şey ise bu bölgenin nasıl yönetileceğiyle ilgilidir. Çünkü kentin nüfusunun büyük çoğunluğu Şii Türkmenler’den oluşuyor. Bazılar da bu kentin de Irak’ın diğer kentleri gibi merkezi yönetimin denetiminde olacağına inanıyor.

Etnik köken mezhepçilik bakışları da esasında bundan kaynaklanıyor.

Ortadoğu uzmanı Asger Zarii Telafer operasyonu hakkında şu değerlendirmede bulunuyor.

“El-Anbar vilayeti ve bu bölgelerin tekfirci IŞİD terörist gruplarından temizlenmesi, daha önce başlamıştır. Irak hükümetinin IŞİD’in son kalesi sayılan Telafer’i ele geçirmesiyle bu ülkede güvenlik ve istikrarın sağlanması için yol döşenmiş olacak. Telafer kenti, coğrafi olarak stratejik konuma sahiptir ve Musul’un kurtarılması ve IŞİD’in düşmesinin ardından örgütün kalıntıları Telafer’deki üslerini kaybetmiş oldular. Telafer’in işgalden kurtarılması, Irak’ın kuzey bölgelerinde yeniden istikrar ve güvenliğin sağlanmasına neden olacak. Ayrıca Türkmenler, Hristiyanlar ve Ehl-i Sünnet arasında etnik yapısından dolayı özel hassasiyete sahiptir.”

Burada üzerinde durulması gereken önemli konu, Irak ve Suriye birlikleri kayda değer zafer ve ilerlemelere imza attıklarında, Amerikan koalisyonu Irak güçlerine yardım etmek yerine, terör örgütü IŞİD’e silah desteği vermesi ve örgüte destek amacıyla hava harekatı yapmasıdır.

ABD bir taraftan Irak ve Suriye’de halk ve hükümet güçlerince IŞİD’e vurulan darbelerden memnuniyetini dile getirerek, IŞİD ile mücadeleye ortak olduğunu göstermeye çalışırken, diğer yandan da İran’ın bölgede nüfuzunu önlemek amacıyla IŞİD’i korumaya ve güçlendirmeye çalışıyor.

Sonuç olarak, Telafer operasyonu düzenlendi. Bu operasyonla terör örgütü IŞİD mensupları temizlendi. Ayrıca direniş cephesi bölgede daha da güçlü olduğunu göstermiş oldu. Gelinen noktada direniş güçlerinin ebadı, İran’dan Irak, Suriye ve Lübnan’a kadar geniş bir alanı sarmıştır.