Ürdün halkının siyonistlerin cinayetine tepkisi
Ürdün’de iki vatandaşın, siyonist rejim İsrail büyükelçiliği koruması tarafından öldürülmesi, Ürdünlü parlamenterlerin de sert tepkisi ile karşılaştı.
Ürdünlü bazı milletvekilleri Salı günü korsan İsrail’in Amman büyükelçiliğinin işlediği bu cinayetine gösterdikleri tepkide parlamento oturumunu terk etti. Geçen Pazar günü İsrail büyükelçiliğinin bir koruması Muhammed Zekeriyya adında bir Ürdünlü vatandaşın kendisine saldırdığını iddia ederek, onu ve Ürdünlü bir doktorun üzerine ateş etti ve her ikisini öldürdü. Bu olayın ardından binlerce Ürdünlü Salı günü düzenlenen cenaze töreninde korsan İsrail’in Amman büyükelçiliğinin kapatılmasını ve büyükelçinin de sınırdışı edilmesini haykırdı.
Siyonist rejim büyükelçiliği görevlisinin Ürdünlü vatandaşları öldürmesi, bu rejimin bölge milletlerine karşı hiç bir cinayetten çekinmediğini ortaya koyuyor. Nitekim eli kanlı rejime karşı uzlaşmacı tutumların devam etmesi de bu rejimi cinayetlerini sürdürmekte daha da küstahlaşmasından başka bir getirisi olmadığı anlaşılıyor.
Aslında Ürdün yönetimi ile siyonist rejim arasındaki teamülün sonuçlarına bakıldığında, katil rejimle uzlaşmacı Arap rejimleri arasında ilişkilerin ihya edilmesinin, her şeyden ziyade bu ülkelerde yaşayan vatandaşların can güvenliğini tehdit ettiği gözleniyor.
Arap dünyası meseleleri uzmanı İbrahim Abraş siyonist rejim büyükelçiliğinde işlenen cinayetin ardından, Amman ve Tel Aviv ilişkilerinde yaşanan gerginlik hakkında şöyle diyor: uluslararası diplomatik kurallar, bir büyükelçilikte herhangi bir cinayetin işlenmesi ev sahibi ülkeye bu konuya müdahalede bulunma hakkı tanıyor, özellikle eğer bu cinayet ev sahibi ülkenin vatandaşlarına yönelik işlenmiş olursa.
Siyaset meseleleri uzmanı Mustafa Savaf de bu konuda şu değerlendirmede bulunuyor: Ürdün yönetimi bu ülkenin İsrail ile ortak çıkarlarını gözeterek, pek fazla bir şey yapmaz ve gerçekte katil hakkında hiç bir yasal işlem başlatmaz.
Öte yandan Ürdün kamuoyu da Amman yönetiminin sözde siyonist rejime karşı tepki verme sözünü sadece kamuoyunu kandırmaya ve siyonist İsrail aleyhinde köklü kararlar almaktan kaçmak için zaman kazanmaya çalışmaya yönelik bir söz şeklinde değerlendiriyor.
Aslında Ürdün bundan önce de siyonist rejim İsrail ile uzlaşma sürecinin öncülerinden biri olmuştur. Ürdün Mısır’dan sonra Tel Aviv ile resmen siyasi ve iktisadi ilişkilerini başlatan ikinci Arap ülkesidir. Ancak ne var ki Ürdün ve Mısır gibi bazı Arap rejimlerin ve yine Filistin özerk teşkilatı ile korsan İsrail arasında yaşanan uzlaşma süreçleri hiç bir zaman kamuoyu tarafından kabul edilmemiş ve bu tür anlaşmalar bölge kamuoyu tarafından açıkça tepki görmüştür. Bu yüzden siyonist rejimle Ürdün arasında 1994 yılında imzalanan ve Arabe Vadisi adı ile anılan uzlaşma anlaşması, ta baştan Ürdün halkının tepkisi ile karşılaşmıştır. Ürdün halkı her fırsatta bu anlaşmanın feshedilmesini istiyor./